Mülhime nefs mertebesine gelmiş danışanlarla yapılan seanslar yağ gibi akar; hepsinde hızla farkındalık açılır.
Ancak zurnanın zırt dediği bir yer var ki orası terapistin gördüğünü danışanın da görüp kabul edebildiği ya da edemediği kırılma noktasıdır…
O anda danışan terapiste diş göstermeye başlar ve hırslanır ki bu hep böyle olur, olmuştur ve olacaktır da çünkü gözlerine perde inen biri hırsını öncelikle onu gerçeklerle yüzleştirenlerden alır.
İşte o andan itibaren, bağdan üzüm yemeyi bırakır, bağcıyı dövmeye ya da pireye kızıp yorganı yakmaya kalkar.
Bir anlamda da harakiri yapar ve tabii ki sonuçta tekrar Levvame nefs mertebesine düşer.
Bu noktada sistem tıkanır çünkü danışan kendini o terapiste kapatır; onu 9 köyden birden kovar…
Cesur bir terapist bu durumlara alışkın olmalıdır çünkü iş o noktaya gelirse eğer, danışan tarafından dünyanın en sevimsiz insanı ilan edilecektir; insanları gerçeklerle yüzleştirme misyonuna ne olursa olsun sadık kalacaksa 10. Köy’de yaşamak zorunda olduğunu bilmeli ve bunu göze almalıdır…