Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Altıncı His: Duyular Ötesi Algılama

Altıncı His: Duyular Ötesi Algılama

Drizzt mabedin bekleme odasına uzanan uzun ve süslü koridora yöneldiğinde, bu düşünce ürkütücü bir hal almaya başladı. Yoksa Malice ve diğerlerinden biri Zak’a zarar mı vermişti? Hangi amaçla? Bu düşünce Drizzt’e mantıksız göründü, ama her adımında onu huzursuz etmeye devam etti, sanki bir tür altıncı his tarafından uyarılıyor gibiydi.

Anayurt – Z. A. Salvatore

Altıncı his denince aklımıza hemen Bruce Willis’in başrol oynadığı Altıncı His filmi geliyor değil mi? Çok güzel bir filmdi gerçekten. Oradaki küçük çocuk da aslında altıncı hissini kullanarak görüyordu bazı şeyleri. Hatta meşhur sözü hepimizin aklındadır: “I see dead people.”

Bu bir film bile olsa, bu durumu yaşayan çok fazla insan görebilirsiniz çevrenizde. Çevrenizde görmediyseniz bile, medyadan ya da film ve kitaplardan elbet duymuşsunuzdur. Altıncı his olgusu aslında hayatımıza hiç yabancı ve uzak olan bir kavram değildir; aksine tam da hayatımızın içindedir.

Nedir bu altıncı his?

Kısacası altıncı his; insanın “beş duyusunun dışındaki algılama” yeteneğidir. Bilim henüz tamamıyla altıncı hissi kabul etmedi fakat reddetmedi de. Bunun yerine insanların bu duyularının ötesindeki algılamasında sezgisel bir durum olduğunu kabul etmeye başladılar. Bilimin araştırmaları hala devam ededursun, bu sırada hemen hemen her toplumda altıncı his, bilinmeye ve deneyimlenmeye devam ediyor.

Mesela basında yer etmiş bir altıncı his vakasını sizle paylaşmak istiyorum: Ivan Tozzo, 2016 yılında Kolombiya’da korkunç bir uçak kazası geçiren ve bir Brezilya futbol takımı olan Chapecoense’nin başkan yardımcısıdır. Takım içi aldığı görev sebebi ile, oyuncular ile beraber Güney Amerika  finallerine gitmek zorundaydı. Ancak, o talihsiz uçak kalkmadan önce, Tozzo’nun altıncı hissinde bir hareketlenme oldu. Nedenini tam olarak ifade edemese de, uçağa binmemeye karar verdi. Ve bu karar onun hayatını kurtardı.

Bir başka örnek ise sosyal medyadan: Martha Fernández adlı bir anne, başına gelenleri anlattı. Günün erken saatlerinden itibaren, nedenini bilemediği bir tedirginlik yaşayan Martha, oğlunun eve her zamanki saatinde gelmemesi ile iyice işkillendi. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise, oğlunun bir hastanede olduğuna dair bir telefon aldı. Birisi araba ile oğluna çarpmıştı. Martha, kazadan bir saat önce kendini kötü hissetmeye başladığını söylüyor. (Alıntı:aklinizikesfedin.com)

Tıpkı Ivan Tozzo ve Martha Fernández gibi bu şekilde önsezi şeklinde gelen altıncı hissin sağlamış olduğu duyumlar sayesinde hayatı kurtulan ya da olmuş olanları/olacakları hisseden kişiler oldukça fazla. Hatta “Benim altıncı hissim yok.” ya da “İnanmıyorum” diyen kişiler bile, farkında olmasalar da bu hissiyatı deneyimliyorlar. Buna bizzat çevremde de tanık oldum. Mesela; odanızdayken, yanınıza biri geldiğinde sesini, görüntüsünü ve kokusunu duymasanız bile algılayabiliyorsunuz. Bu algılama nasıl gerçekleşiyor? Çünkü altıncı his, aslında enerjisel titreşimleri algılıyor ve beyne bu bilgiyi iletiyor. Bazı bilim çevrelerince bu bilinçaltının yarattığı bir şey. Hatta buna, duyusal sızıntı (sensory leakage) adını veriyorlar. Bu sızan uyartılar, beynimizde işlenebilir ve içgüdüsel olarak korku hissini tetikleyebilir, diyorlar. Belki yanımıza gelen insanı hissetmemiz bununla alakalı olabilir.

Peki, ama ya uzakta olanlar?

Uzakta olan bir tanıdığınızın bile bazen başına bir şey gelip gelmediğini hissediyoruz. Ya da bir yakınımız sıkıntıdaysa bir anda aklımıza gelebiliyor. İşte bilim bu konuları açıklamada henüz yetersiz. Ben bilim adamı değilim bu sebeple ancak bu durumu size uzmanlığım dâhilinde yani enerjisel anlamda şu şekilde açıklayabilirim: Hepimizin enerji alanı vardır; buna masa, sandalye gibi cansız nesneler de dâhildir. Aslında biz altıncı his vasıtasıyla karşımızdaki kişinin enerji alanı ile bağlantı kurup, oradan bilgi çekebiliyoruz. Hatta telepati denilen fenomen de bu şekilde gerçekleşiyor. Böylece o kişinin ne durumda olduğunu yine altıncı his aracılığıyla zihninizde görüyor ya da hissediyoruz. Görme duyumu bildiğiniz göz ile yapılan bir duyum gibi değil; bir çeşit ekran açılması(vizyon) gibi gerçekleşir. Film şeridi gibi derler ya, tıpkı onun gibi bir anda zihninizde belirir. Sadece görüm değil; bedensel şekilde de kendini açığa çıkarabilir. Hatta “Kalbim sıkıştı, kesin bir şey oldu.” der çoğu insan. Bu da altıncı hissin enerjetik belirtileridir. Ama artık fiziksel safhaya geçmiştir.

Her insanda bu yetenek vardır. Fakat bazı insanların bu yeteneği çok daha fazladır. Bunun sebeplerinden bazıları genetik ve karmik dinamiklerdir. Bizler anne veya babamızdan bu yeteneği genetik olarak alabiliriz. Ve tabi ki karmik, yani kişinin ruhsal tekâmül düzeyi ve enkarnasyonları da bu konuda etkilidir. Aslında altıncı hisse yetenek demek tam doğru olmayacaktır; zira herkeste vardır fakat bu algılama biraz farkındalık ve tabi ki yüksek enerji düzeyine sahip olmayı gerektirir. Çünkü bizler birer enerji varlıklarıyız. Sadece beden ve zihinden oluşmayız. Halk arasında aura adıyla bilinen ve fiziksel bedenimizi saran bir enerji bedenimiz vardır. Ve bu bedenin de bir zihni, hafızası vardır. Enerjetik algılamaları bu bedenimiz, fiziksel bedenimize ve zihnimize iletir. Bazı insanlar bana “Neden benim altıncı hissim yok?” diye yazıyorlar. Bunun sebebi blokaj altındaki enerji titreşimleridir yani düşük ve hasar görmüş enerji titreşimleridir. Bu da şu demektir: Bizler nasıl ki acıktığımızda yemek yememiz ya da susadığımızda su içmemiz gerekir; aynı şekilde enerji bedenimiz(aura) enerjimiz düştüğümüzde onu da pozitif enerji formları ile beslememiz gereklidir. Aksi halde blokaj dediğimiz hasarlar oluşur. Bu durum da bu bedene sağlıklı enerji akışını keser. Bu sefer hastalıklara ve negatif etkilere daha fazla açık hale geliriz.  Dolayısıyla enerjetik titreşimlerimiz düşer; bu durum ise altıncı hissi bloke edebilir ya da sağlıklı bir altıncı his deneyimi yaşamamızı engelleyebilir.

Herkesin enerji bedeninin (aura) titreşimi kendine özel ve farklıdır. İnsanlar birbirleri ile sadece fiziksel anlamda temas kurmaz; enerji bedenleri ve alanları ile de temas kurarlar. Mesela; bir kişinin yanında mutsuz veya yorgun hissedebilirsiniz. Bunun nedeni, önyargılarınız olabilir elbette ama yeni tanıştığı insanların yanında da böyle hisseden kişileri tanıyorum. Bunun sebebi enerjetik ilişkidir. Yani enerji alanlarımızın temasıdır. Bu temas sonucunda ise altıncı his duyumu, bu bilgileri bilinçli zihnimize iletir. Önce düşüncelerimiz oluşur sonra ise tutum ve ardından davranışlarımız şekillenir. Şöyle düşünün: Bizim olduğu kadar bir masanın, bir kedinin, bir ağacın, bir kitabın kısacası canlı cansız her şeyin enerjisi ve titreşimi vardır. Dolayısıyla da birer enerji alanları. Her gün bu alanlar da birbirleri ile iletişim kurarlar. Fakat bu enerji alanları görünmez olsalar bile, işte bu altıncı his vasıtasıyla bizim için artık görünür, duyulur ve hissedilir olurlar. Bazı insanlar bulundukları ortamlarda bile bu alanı hissedebilir ve görebilirler. Bu da mekânın enerjisinin algılanmasıdır. Mesela; bazen burnumuza durup dururken bir koku gelebilir. Kokunun kaynağı çevrenizde değilse, bunu burnumuz nasıl algılar? Ya da yaşadığınız üzücü olayı tekrardan dönüp anımsadığınızda, neden vücudumuzda bazı ağrılar sızılar ya da duyumlar yaşarız? Bu ne aracılığı ile olur? İşte bu enerji bedeninin altıncı hissi kullanarak verdiği bilgilerle olur.

Belki ileride bilim de bu sorulara bilimsel anlamda cevap verecek. Fakat bunun yanında binlerce yıldır kullanılan enerji sistemleri buna cevap veriyor aslında. İleride bilimin de bu konuda daha yumuşak davranacağını hatta bu sistemlerin artık hastanelerde bile resmi olarak kullanılacağı günlerin geleceğini düşünüyorum. Yazımı Fars tıp adamı, astronom, yazar ve filozof olan İbn-i Sina’nın şu sözleri ile bitirmek isterim: “Ruhsal bir hayal gücü vardır bu güç hastalıkları oluşturabileceği gibi var olan hastalıkları da ortadan kaldırabilir. Beden ruhsal hayal gücünün emirlerine itaat etmek zorundadır.”

 

Sevgiyle…

Exit mobile version