Karşındakinin seninle aynı olduğunu anlarsan yargılamazsın; anlamayı seç.
Onun korkularını kendine güvensizliğini, başarılı görünme çabasını, hırslarını, kıskançlıklarını, öfkesini anlamayı seç.
Dışarıdan ne kadar farklı görünürse görünsün içinin seninle aynı olduğunu görmeyi seç.
İçten ve gerçekten dinlersen anlayacaksın, çoğunlukla sana seni anlatıyor olacak.
Korkularını, öfkelerini onda göreceksin, belki tamamen aynı yaşanmışlıkla değil ama aynı duyguyu anlatıyor olacak.
Eğer kendi kibrini bir kenara bırakıp onun kibrini net olarak anlamayı seçersen o zaman kendi kibirli zamanlarını hatırlayacaksın, anlamayı seç.
Onun kibrini yargılarsan kendi içindeki kibiri besler ve güçlendirirsin, yalnızca fark et o aynı senin gibi.
Dinlerken, bakarken farklılığını değil, aynılığını görmeye çalış.
Benimle aynı, tüm insanlar benimle aynı.
Onunda içinde korkuları var, onun da içinde takdir edilme, onaylanma isteği var. O da aynı senin gibi yalnızca sevilmek istiyor aslında.
O da aynı senin gibi hayata karşı ürkek ama bunu ‘Ben güçlüyüm!’ maskesi ile kapatmayı çok iyi beceriyor.
Maskenin arkasını gör.
Söylediklerini değil, satır aralarını oku.
Söylediklerini çok da dikkate alma, aynı senin gibi o da konuştuğunda zihni konuşuyor, egosu konuşuyor.
Kendini daha iyi hissetmek için içinde olmadığıni zannettiği şeyi dışarıya varmış gibi gösterme gayretinde.
Nereli olduğu ile nerede doğduğu ile teninin rengi ile neye inandığı ile ilgilenme
Bize unutturulmuş tek bir gerçek var; hepimizin dünya insanı olduğu!
Sınırların ilüzyon olduğunu anla.
Ben dünyada doğdum, o da dünyada doğdu, hepimiz aynı dünyanın kardeşleriyiz.
Ve hepimizin içinde aynı öz var.
Gerçekte sadece sevgiden oluşuyoruz ama öyle çok korkutulduk ki kendi gerçeğimizi unuttuk.
Şimdi sen hatırlarsan ve karşındakine o gözle bakarsan onun da hatırlamasına yardım edeceksin.
Bir gönül, bir gönül daha birbirimize hatırlattıkça
hepimiz hatırlayacağız.
Anlamayı seç, hatırlamayı seç…