Biz, neden bir başka insana bağımlı hale geliriz?
Romantik aşk ilişkisinin öylesine yoğun ve peşinden koşulan bir deneyim olmasının sebebi, onun özgürleşmemiş ve aydınlanmamış hal içindeki insan durumunun bir parçası olan derin korku, ihtiyaç, yoksunluk ve eksiklik halinden bir kurtuluş olarak görünmesidir. Bu halin hem psikolojik hem de fiziksel boyutu vardır. Fiziksel düzeyde insanlar yani kadın ya da erkek tek başına bütün değildir, bütünün yarısıdırlar. Bu düzeyde bütünlük özlemi yani bir’liğe dönüş özlemi, erkeğin kadına, kadının erkeğe ihtiyaç duyması olarak tezahür eder. Bu fiziksel dürtünün kökeni spiritüeldir: O, dualitenin son bulması ve bütünlük haline geri dönüş özlemidir .
İnsanlar, fiziksel düzeyde bu hale en çok cinsel birleşme yoluyla yaklaşırlar, fakat cinsel birleşme bütünlüğün geçici bir an için görülmesinden, bir vecit anından daha fazla bir şey değildir. Onu, insanlar bilinçsiz olarak, bir kurtuluş vasıtası olarak aradığı sürece dualitenin bitişini, onun bulunamayacağı form düzeyinde aramakta olurlar. Psikolojik düzeyde yoksunluk ve eksiklik duygusu fiziksel düzeydekinden de büyüktür. İnsanlar zihinle özdeşleştiği sürece benlik duygusunu dışarıdan alırlar. Yani kimlik duygusunu gerçek kimlikleri ile alakası olmayan şeylerden, toplumsal rolden, başarı ve başarısızlıktan, inanç sistemlerinden vb. şeylerden alırlar. Bu zihin ürünü olan sahte kimlik yani ego, kendisini savunmasız ve güvensiz hisseder ve daima kendisine var olduğu hissini verecek şeyler arar. Ama hiçbir şey ona kalıcı bir doyum verecek kadar yeterli değildir.
Her bağımlılık insanların kendi acıları ile yüzleşip, onu aşmayı bilinçsiz olarak ret etmelerinden kaynaklanır. Her bağımlılık acıyla başlar, acıyla biter aslında… Bağımlı olunan her ne ise insanların içinde bulunan acı ve mutsuzluğu ortaya çıkartır. Çoğu insanın an’dan kaçıp, gelecekte kurtuluşu aramasının sebebi budur. İnsanlar an’a odaklanabilseler karşılaşacakları ilk şey kendi acılarıdır ve onların korktukları şey de, budur. Keşke bütün insanlar kendi realitelerine, Yaratan’a ne kadar yakın olduklarını bilebilselerdi… İşte o zaman acılar, gerçek olan koşulsuz sevgiye dönüşüp, ortadan kalkardı…