İnsanlığın varoluşundan bugüne tüm zamanlara ve boyutlara doğru tek mutlak gerçek içimizdeki İlahi sevgidir. Zamanın ötesinde bir zaman yaşarken her bir boyutun bir tekâmül, her bir yaşamın bir nefes olduğu süreçteki gerçek de İlahi sevgidir. Mutlak olan o’dur.
Sonsuzluğun sınırlarında yolculuk yaparken her bir DNA mızın yaşam öyküleri çıkar karşımıza. Zaman, mekân, dil, din, ırk farkı olmaksızın, tüm zamanlara ve boyutlara doğru sevgi bağının birleştirdiği bir düzene akar mutlak yaşam.
Görünenin rüya, rüyanın görünen olduğu anlarda biz neredeyiz hangi öyküdeyiz.
Kendi öykümüzün içinde ilerlerken, perde perde sahneye akan her bir yaşam tekamülümüzün bir parçası olarak bugünkü bedenimizde kendini göstermektedir. İlk kez görsek de sanki o anı yaşamışçasına duygulanmak, hangi karmamızı bize hatırlatır. Rüya mıdır gördüklerimiz, yoksa biz mi rüyayız. Her ikisi de doğru, her ikisi de mutlak.
Biz aslında her yerde ve zamandayız, Her dinde ve dildeyiz. Her zamanda ve mekandayız. Biz Yüce Yaradan’ın sadece gönül gözüyle görülebilen birbirine sevgi bağı ile bağlı olan öz parçalarıyız.
Ve bu boyutun gereksinimi şifanın tek anahtarıyız.
Sevgide olun, merkezinizde kalın, özünüze bağlanın.