Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Çam ağacım

Sabah serinliğinde güvercin kumru ve serçeler balkonun karşısındaki tele sıralanmış sabah kahvaltısı için masaya biraz buğday serpmemi bekliyorlar. Karşıdan “Günaydın”laşıyoruz. Onların buğdaylarını masaya dökerken karşı apartmanın bahçesindeki çam ağacının çok da rüzgar olmayan bir havada sallanmakta olduğunu fark ediyorum. Gülümsüyorum  ona  sabah uyandığımda, gece uyumadan önce… Selamını esirgemez benden. Biraz tedirgin bugün. “Bana mı öyle geliyor?” diye düşünüyorum. Elimdeki buğday kabını masaya bırakıp derinlerine doğru bakmak geliyor içimden

Konuşmaya başlıyor.

Ben: Neyin var ağacım?

Çam Ağacım: Kaç gündür sesleniyorum duymuyorsun?

Ben: Neyi duymadım?

Çam Ağacım: Galiba beni kesecekler bu evi yıkmaktan söz ediyorlar

Ben: Yok canım! Senin bahçesinde bulunduğun bina yıkılmayacak

İç sesim(1):Bana sanki önceden yazılı bildiriyorlar!

İç sesim (2) Seninle ağacın konuştuğuna emin misin? O senin hüsnü kuruntun olmasın? Gözüme bugünlerde hiç iyi gözükmüyorsun Şehime !!!

Çam Ağacım: Vedalaşmak zor!  Şu dallarıma konan kuşlarla, onları kovalamak için gövdeme tırmanan kediyle… Kabuğumda  yürüyen karıncalarla, üstümde  yavaş yavaş dolaşıp iziyle süsleyen sümüklü böcekle. Sarıp sarmalayan rüzgarla, köklerimi kalbindeki sevgiyle besleyen Toprak Ana’yla… Her sabah ve akşam gördüğüm ve beni gördüğünü bildiğim seninle!…

Ben:(Kafamı birkaç kez rüyadan uyanmak istiyormuş gibi salladım. Kuşlara yemlerini koymaya  devam ettim) Bu konuşmayı içerden telefonun çalmasıyla birlikte unuttum. Aklıma ara ara geldiğinde de sanrı olduğunu düşündüm ta ki bu sabah uyandığımda balkonumdan karşı binaya bakıp da önünde asılı olan reklam pankartını görene kadar.

Ancak pankartta yazanlar çam ağacımın ne kadar haklı olduğunu gösteriyordu. Binayı  daha çok rant elde edebilmek için daha çok daire için yıkacaklar ve Çam Ağacımı da kesecekler. Kanunlara baktığımızda onun kesimini engelleyebilecek herhangi bir güce sahip değilim. Söyler misiniz bana  betondan kaç daire  zaten sahip olduğumuz bu zenginliğin üstüne zenginlik katabilir?  Hangi zenginlik bizi daha mutlu edebilir ? Bize günaydın diyen bir ağaç, şarkı söyleyen kuşlar ve onları kovalayan bir kedi bizi yeni günde karşılamadıktan  sonra …

Bu yazı, çam ağacımın ve benim buradan çağrımızdır. Apartmanları yenilerken bahçelerin ve ağaçların da bizimle yaşamakta olan canlılar olduğunu unutmayalım. Yarın çocuklarımız büyüdüğünde, onların çocukları olduğunda, ev mal mülk yerine bu ağaç seninle büyüdü diyebilelim. Hiçbir şeyleri olmasa, orada onlar için duran, hayatlarındaki sevince hüzne tanıklık eden, güneşte gölgesine sığındığı, yakınlığını hissettiği, hayatta zorlandığında sırtını dayayıp güç alabilecekleri dikili bir ağaçları olsun. Biz birbirimizle ve birbirimiz için varız.    Belki sesimizi zannettiğimizden çok kişi duyar …

 

 

Exit mobile version