Her bir titreşim değeri birbirinden özel olan Toprak Ana’nın şifacı kızları; ÇİÇEKLER.
Başaramadıklarımızın şifa annesi. Acı çekmek, fazla düşünmek, çok yargılamak, yaşamı anlamsızlaştırmak gibi konularda, farkındalık kapısını açan çiçek anneler. Zor zamanların, uykusuz gecelerin, kafa karışıklığının şifa annesi. Sorunu yüzeysel değil çözümsel olarak sizin çözmenizi titreşimlerin gücü ile sağlayan Çiçekler.
Uyumlanmak ve değişimlere daha esnek olabilmek, yargılamanın olmadığı, direnç göstermeyip, uyumlanarak yol aldığımız yaşamlar. Yaşamı olaylar, kişiler ya da durumlar yüzünden alt üst olduğunu düşünen bir sürü insan tanıdım. Alışkanlıklarından ve kurdukları düzenden asla taviz vermek isteyen insanlarla tanışırken, bedenlerinde ki soluk, cılız ve cansız soluklamalarını mış gibiler içine biriktirdikleri ama taşıyamadıkları dünyalarını gördüm. Çevresine güçlü frekanslar yaşatan, ışık gibi parıldayan insanlarla tanıştım, cesur, kararlı, her yönlü ve fleksi insanlar. Dirençleri neredeyse yok gibi, savunma kalkanları yok çünkü yargılamadan yaşıyorlar. Hepsinin gözlerinde, yaşam enerjileri parıldıyor. Hiçbir Konuda direnç taşımamak, değişimin koşullarında huzurla yol almayı sağlar. Önce dirençlerimizi, filtrelerimizi tanımakla başlamak, kanımca en büyük farkındalığa adım atmak.
Hepimiz doğuştan yetenekli, doğuştan sosyal ve doğuştan zeki olarak var olduk. Meziyet ve yeteneklerinin farkında olmak, kendini tanımanın ve ne istediğini bilmenin adı gibidir. Adınız ve soyadınız gibi. Bunun kapılarını ardına kadar açan en iyi sistem; sanatla başlar. Yaratım denilen o büyük ve sancılı sürecin ağrıları zaman zaman acı verse de doğum tamamlandıktan sonra müthiş bir ödüllendirme, müthiş bir haz gelir. Bu durumdan bedende, ruhta, zihin de son derece keyiflidir. Üçünün bir araya geldiği en doğru zamanı yaratır; sanat. Holistik yani bütüncül olan bu sistem, amaçları, enerjileri, uyum ve dengeyi en iyi kuran çalışma biçemidir. Renkler ve Çiçeklerle çalışmak, doğada ki en saf enerji ile çalışmak demektir. Çalışma biçimi, yaşam biçimini doğurur. Yaşam doğumu adınızı koyar, amaç ve hedeflerinize samimiyet, ruhani boyutlar getirir.
Yüksek meditasyon ve inziva çalışmalarında en saf kılavuz. Onunla yol almak, göremediğiniz renkleri, kokuları tanımak gibi, kendinize açılan o büyük, ruhani kapıların farkındalıkla çalışmasıdır. Çiçek sistematiğini geliştiren Edward Bach İngiliz bir bakteriyolog, aşı uzmanıydı. Homeopati o yıllarda, çoktan sisteme destek veren, bir tedavi biçimidir. Doğa tıbbının, doğadan gelen her titreşimin evrende birbirini sarmalayan ve tamamlayan bir enerjiye denk gelmesi kanunu ile çalışır. Çiçeklerle homeopatik çalışmaları yapmanın, Çiçek sistematiklerinin ve çakralarla çiçeklerin enerjilerini nasıl uyumlandığını anlamak için gerekir Çiçek Terapi. Sistem, Holistik bir anlayışa sahiptir. Çiçek kombinasyonları tıpkı bir eliksir gibi hazırlanırken, çiçeklerin ruhlarına tek tek selam vermek, niyetlenmek, saf enerji ile istemek de oldukça mühimdir. Ezoterik yönü ile çiçekler, her bir ruhun muhteşem frekanslarını taşır, aktarır, yansıtır. Bu çalışma sistemi Asya şamanlarının ritüellerinden gelir. Kötü enerjilerin ortalıkta dolaştığı zamanları, zihnin sisteminden, vizyonundan kaldırırken, bedeni toksinlerinden de arındırır Çiçekler. Yüksek titreşimli, kutsal çiçekler ya da Magical Çiçekler adı ile tanıdığımız bu büyük ailede, herkesin sıralaması farklıdır. Kılavuz bu sıralamayı iyi bilen ve hangi çiçek ruhuna ihtiyaç duyulduğunu bilen kişidir. Eliksir bu aşamada hazırlanır, ihtiyaç, ilerleme, farkındalık, uyumlanma ve denge, özümüzde olan yeteneklerimizdir. Bu yeteneklerin tekrar hatırlanması ve üzerinde çalışılması gerektiğini anlatır Çiçekler. Kılavuz bu amaçla, bu güzel niyetle, çiçeklerin titreşimlerinin en yüksek olduğu zamanlarda çalışır. Onların muhteşem simyalarını, bizi evrenle uyumlandıran birer katalizör gibi birbirine bağlatır. Hiç almadığınız kokular, hiç görmediğiniz yaşam yönleri açılı verir. Bu koca evrende nasıl da bir olma arzusu taşıdığınızı anımsarsınız. Ben buna uyanma diyorum. Kimilerimiz hala derin uykular içindeler, beşikleri oldukça rahat, karınları tok, egoları kocaman. Tekrar tekrar gelmenin hiç bir mahsuru yok onlar için, hatta bu konu konuşulacak bir mevzu değil, dine teslim edilmesi gereken bir, ölüm ve doğum geleneklerini devam ettiren toplumlar. Sorgulamayan insanlar, hatta düşünmeyen sadece otomatik pilotla yaşayanlar. Zamanın geçmiş ya da gelecek halkalarına tutunmaya çalışanlar, bir de şimdide kalabilmenin tadını alanlar. Şimdiki An…