“İnsanlara etki edenler zihinlerine değil duygularına dokunanlardır.”
Örneğin reklam dünyası buna göre kurgulanmıştır; bu şekilde b*kunuzu bile öyle bir paketlerler ki onu dahi alırsınız.
Satın aldığınız onca gereksiz şeyin evinizde öylece durması bunun kanıtı değil mi? Öylece size bakıyor hepsi…siz de onlara…ne fena…
İhtiyacınız olmadığı halde, almanız gerektiğini öyle bir söylediler ki hepsini satın aldınız…ve artık bu işin geri dönüşü yok.
Bu ‘hastalığın’ tek ilacı azla yetinip sade yaşamak; bu işin başka çaresi yok. Böyle yaşayınca da her şeyin çözümü var.
Hem bu durum bütçenizi de rahatlatacak; bunu istemez misiniz? Gerçek zevkleriniz için harcamak istemez misiniz onu?
Ne bileyim, dünyayı gezmek olur, bir sürü dil öğrenmek olur, daha kaliteli yerlerde yemek içmek olur, zengin gibi yaşamak olur…olur da olur…
Aslında şu anda yaptığınız tek şeyin tüketim ekonomisine katkı sağlamak olduğunu fark edin ve uyanın…uyanın ve silkelenin artık…
Hem böylece hayat boyu borçlu yaşamak zorunda kalmaz hem de -akla mantığa sığmayan- bu yapay pahalılığı körüklemiş olmazsınız.
Mütevazı yaşayın ve kimseye özenmeyin; zaten kişiliğinizi bulmanın, kendiniz olmanın yolu da buradan geçiyor…