Allah dostları, kıyafet veya görünüşü ile dıştan tanınamayan, yüzüsuyu hürmetlerine çeşitli dünyevi veya manevi olayların en iyi hale çevrildiği, velayet ve ruhani fazilet sahibi insanlardır. Sırdan sırr’a yol alırken içlerini dışa yansıtmazlar, halktan biri gibi yaşayıp konuşurlar. Bazen yakınları bile onların mahiyetini tanımaz, iç alemlerindeki velilik tabiatını Allah bilir, bunu bilmesi gerekenler de hisseder. Asa, sarık, cüppe veya şecere ile tanınmazlar. Kimileri dıştan bakanlara mümin görüntüsü dahi vermeyebilirler, onlar bilgilerini ve rızıklarını Gayb Aleminden alan velilerdir.
”Had Ricali” erenleri Hakk’ı müşahede edenlerle, O’ndan perdelenenler arasındaki sınırda bulunur, cennet ve cehenneme yönelik idrakleri ile bilinirler. ”Matla Ricali”nden olan veliler ise, İlahi isimlerin gereği olan fiillerin tasarrufu altında bulunan bazı şeylerin zuhur etmesine aracılık edebilirler. ”Ricalü’l-Ma” (su erenleri) ve ”Ricalü’l-Besais” (ıssız çöllerdeki erenler) halkın tanımaktan uzak olduğu Allah erleridir.
Gazali’ye göre Allah’ın öyle kulları vardır ki, peygamberlere halef olmuş ve Nübüvvet sona erince, abdallar ona Arda olmuştur. Bu erler, samimi niyet, sabır, tevazu sahibidir, herkese iyilik düşünür, Allah için nasihat ederler. Böyle makamlara eren velilerin kalbinden, gönüllere ve kaleme dökülenler, hakikat olarak yeryüzüne iner.
Kendi kendilerine makamlar icat ederek, müritlere davet çıkartan sahte şeyh, seyyid, veli veya gavs’lık iddiasında bulunanlar olsa da; Gavs Geylani, Ahmed Rufaí, İmam Şazeli, İmam Rabbani ve tıpkı onlar gibi yüksek erler, kimseyi şahsiyetleri veya şahsi makamları adına davet etmemişlerdir.
”Gayb Erenleri’‘anlayışı, tasavvuf ehli olmayan İslam alimleri tarafından net kabul görmemiş, batini, sufi ve şii kültürle bağlantılı bir hal olarak ele alınmıştır. Böylece, üçler, beşler, yediler, on ikiler, kırklar, yetmişler, üç yüzler inancı ile ilgili hadis ve rivayetlerin reddedilmesi söz konusu olmuştur. Çünkü, ilk endişeleri, İslam’ın Tevhid anlayışına ters düşmemektir.
İslam Tasavvufunda tanıtılan Gayb Erenlerinin; (Rical-ül Gayb) 1000 kişilik ”Ümena” ile, 100.000 kişilik ”Efrad” adı verilen 2 bölükten oluştuğu ve gizli hakikatlere, sırlara vakıf bir statü ile sınıflanan bir hiyerarşi içinde bulundukları düşünülmektedir.
Elbette yalnızca Hz. Hızır (A.S) değil, belli hiyerarşide binlerce erenler, evliyalar, darda kalana yetiştiklerine, savaşlarda yardıma geldiklerine inanılanlardandır.
Kutup
İslam tasavvufuna göre, Kutub; ermişlerin en büyüğüdür. Allah katında hatırının yüksekliği ve ilahi isimler üzerinde tasarrufu vardır. Makamı kutbiyyettir. Her yerin ayrı bir kutbu bulunur, onların başı ise, Kutb’ül-Aktab, ya da Gavs’tır. Anlam olarak medet eyleyen, yardımcı olandır. Hakikat-ı Muhammediye mirasçısıdır. Velidir.
Tasavvuftaki bu inanca göre, 7 Tabaka Kutub bulunur.
İlki Kutb’ül-Aktab; bir kişidir. Eşrefoğlu Rumi’nin, Tarikatname’sinde yazdığı üzere, kutupların başında bulunan ve insan-ı kamil olan bu veli; Hz. Muhammed’in (S.A.V) temsilcisidir. Kutub, idareyi kendi tasarrufuna göre yapmaz. Bağımsız yetki ve güç sadece Allah’a aittir. Kutup ölünce, her dereceye aşağı derecelerdeki biri yükseltilmek, velilerden eksilenin yerine de alttan birini seçip yüceltmek suretiyle bu erenlerin sayıları tamamlanır.
Gavs, darda kalınca yüzüsuyu hürmetine yardım istenilendir. Gavs olarak bilinenler, esma ve ilahi sıfatların mazharıdırlar. Bu durumda onlar; bu ism ve sıfatlara dair haller kendinde görünen ve adlar üzerinde tesirlere tasarruflara sahip kişilerdir. Böylece, Hakkın isimlerinin tecellisine aynadırlar.
İkinci makamda imameyn bulunur. İki kişidirler. Sağ; İmam-ı Yemin, sol; İmam-ı Yesar‘dır. Birisi kutbun sağında, biri solundadır. Sağı Gayb Alemi’ne, solu ise, görünen Mülk Alemi’ne bakar. Kutub ve İmameyne bir arada; ”üçler” denilir.
Üçüncü Tabaka Evtad; alemin 4 köşesini korur. Doğu-Batı-Kuzey ve Güney’e gözcülük ederler. 4 kişidirler. Alemin dört yönünde görevlendirilmiş dört veli onlardır. Her biri, bir peygamberin kalbi üzeredir ve dört büyük meleğin ruhaniyetinden yardım alırlar. Birinci, ikinci ve üçüncü tabaka toplamına “Yediler” denilir. Diğer adı ile “Abdalan-ı Hızır” yardıma koşarak, belaları kaldırma, sıkıntıları giderme görevlerini yerine getirmektedirler.
Dördüncü Tabaka Büdela; 7 kişidirler. Abdal’dırlar. 7 yıldıza hükmeder, bir anda doğudan batıya varırlar. Yedi iklim denetlemelerine tabidir. Birincisi Zühal iklimi, ikincisi Müşteri, üçüncüsü Merih, dördüncüsü Şems, beşincisi Zühre, altıncısı Utarid, yedincisi ise Kamer iklimidir.
Muhyiddin-i Arabi hazretleri şöyle bildirmiştir: ”Onlar yedi kişidir. Bir yerden bir yere beden kalıbını bırakarak, kimsenin onun gittiğini anlayamayacağı şekilde yolculuk ederler.” İbnü’l-Arabi eserlerinde kutub meselesini anlatmıştır.
Beşinci Tabaka Rukaba; bekçiler, 12 kimsedirler. 12 burca hükmederler. 6. Tabaka Nüceba; 40 kimsedirler. Kırklar, her zamanda mevcut olurlar, artmaz ve eksilmezler. Nüceba- necipler, ululardır. Halkın işlerini kolaylaştırır, Recep ayının başında halk içine gelir, ay dolunca geri giderler. 7. Tabaka Nukaba 300 kişidir. Nakibler halka göz kulak olarak yardım eden salih kişilerdir, içlerinde saliha kadınlar da bulunur.
7 tabaka toplam 366 kişidir.
Anadolu’nun 4 kutbu vardır. İlki kutupların kutbu, Kutb-ül Aktab Hacı Bektaş-ı Veli, sıra ile Hacı Bayram Veli, Hacı Şaban Veli ve Hz. Mevlana’dır.
Hutbe-tül Beyan Gaybi’ye göre, 6 tabaka 356 kişi kıyamet gününe kadar daimdir. Nur-ü Vilayet Hz. Ali (K.V), 6 tabakaya da mutasarrıftır.
Kadiriye tarikatı kurucusu Gavs-ül-A’zam Abdülkadir-i Geylani (K.S), müritlerine; her şiddette Hakk namına ve O’nun izniyle yetişeceklerini temin ederek; ”Bizi vesile yap” demişlerdir.
Bu nedenle, peygamberlerin ardı sıra; Kutuplar, Allah dostları ile; Hazır, Gaib, Zahir, Batın erenleri ve gül cemalleri yüzüsuyu hürmetlerine, zor zamanlarda Allah’tan yardım niyaz edilmekte, birçoğu sıklıkla dualarda anılmaktadır.
Hakikatte, şüphesiz yardım eden Allah’tır. Zahirde ise, kulunu vesile kılmış olur.
www.facebook.com/okultizmveenerji
www.facebook.com/karanliginmesaji