Hastalıkların Hatırlattıkları

İçimden gelenleri yazdığım, yazdıklarımın insanlar tarafından okunduğu ve beğenildiği, ilham verici bulunulduğu dönemler olmuştu. Çocukluktan beri en çok istediğim şeylerden biriydi bir yazar olmak. Bir şekilde olmuştum işte. Kimi zaman yatağa yattığım zaman sözler dile gelir, beni yataktan kaldırıp bilgisayar başına oturturdu. O an kalkıp yazmazsam uçup gidecek sanırdım o sözcükler. Nerede olursam olayım, ne yaparsam yapayım bu sözcükler aklıma düştüğünde işi gücü bırakıp bir kenara not ederdim hiç olmadı. O an geldikleri şekilde yazmak en güzeliydi, yoksa sözler sonradan sihrini kaybeder, anlamsız gelmeye başlardı. İçimden geleni yazmak o belli anlara özeldi belli ki.

Hastalıkların HatırlattıklarıSonra ne olduysa oldu, birden o akış kesildi. Yaz, dediler; yazamıyorum dedim. Yaz, dediler; tıkandım kaldım. İçimden gelen sesler kesilmiş, fazlasıyla dışarıyla meşgul olmaya başlamıştım. Dışarısı koşuşturma doluydu, o iş, bu iş, şu sorumluluk, yok efendim sorunları çözmeye uğraşma derken hiçbir işin sonu gelmiyor, bitenin yerine bir yenisi başlıyordu. Dışarının işleri endişe, korku, telaş ve hep bir koşuşturma doluydu. Bir şeylere yetişme çabası, ters giden durumları düze çevirmeye uğraşma, işleri yetiştirmeye çalışma… Derken, zaman tutulamaz bir hal alıyordu. Böyle olunca da içimden gelen sözleri duyamıyordum. Belki cılız ses geliyordu derinlerden bir yerden ama kulağım dışarıdaki gürültülere o kadar takılıp kalmıştı ki başka hiçbir sesi algılayamıyordum.

Son zamanlarda arkadaşlarıma “Ben böyle biri değildim, kendimi tanıyamıyorum” demeye başlamıştım. Nasıl bu kadar mutsuz ve çaresiz hissediyordum? Ne zaman kurban bilincine teslim olmuş, acılar ve üzüntüler içinde boğulup kalmış ve hayata olan güvenimi yitirmiştim? Birçok insana ümit verebilen bir insanken nasıl böyle umutsuzluk içine düşmüştüm? Ne zaman ilahi düzene güvenmenin,  akışta kalmanın en doğrusu olacağını unutmuştum? Ne zaman inancımı kaybetmiştim?  Nasıl olmuş da yuvadan kopmuş, özüme yabancı olmuştum?

Ne olup bittiğinin farkına varamadığım için kendime geleyim diye elinden geleni yapan evren boş durmadı, “demek hala anlamayıp soruyorsun, o zaman gel de göstereyim kendine ne yaptığını” dercesine indirdi darbesini. Önce bir sabah bir baş dönmesiyle yataktan kalkamamış, gözlerimi açtığım an bütün odanın etrafımda dönmüştü ve bu durum bir hafta kadar sürmüştü. Sonra doktora gitmiştim de birkaç baş manevrasıyla yerinden oynayan kristaller yerine oturmuştu. Belli ki dengemin bozulduğunu somut bir şekilde göstermek zorunda kalmıştı evren bana. Belli ki anlamam gerektiğini anlamamış ya da anlamış da gerekli eyleme geçememiştim.

Bir süre sonra birden bire dank, dank, dank diye yine kafama vurdu evren! 8 kadından 1’i olduğumu öğrenmiş, meme kanseri ile tanışmıştım. Nasıl geçtiğini anlamadığım koskoca bir ay… Aya ve yıla veda ederken ise kemoterapiyle tanışma… Herkesin aman bir an önce bitsin bu sene diye sonunu iple çektiği 2020’nin ve hatta bir döngünün son vuruşu. Sıradan dünyadan özel dünyaya geçiş yapan kahramanın mağaranın dibine inip en derin korkularıyla karşı karşıya kalmasının ardından çileden geçme aşaması.

Bir başka açıdan ise yepyeni bir döngünün başlangıcı. Kahramanın ödüle yaklaşmakta olduğunun bir işareti. Haritamın 9.evinde bana inançlarımı dönüştürmem gerektiğini anlatan o ünlü kavuşum sayesinde eşiğine geldiğim kişisel “Büyük Mutasyon”.

Üstümden ilk şoku atmamın ardından bu deneyimi kendi büyük dönüşümüm için bir vesile olarak görmeye başladım. Dibe vurup oradan aldığım güçle su yüzüne çıkabileceğime inandım. Hata, suç, günah ve bunların karşılığında bir ceza değildi yaşadığım. Bir deneyimdi, ancak insan olmanın gereği de yaşadığım her deneyimden bir şeyler öğrenmek ve bu doğrultuda harekete geçmekti.

Gücümü geri almaya, kurban bilincinden çıkmaya ve bunu yaparken başkalarına da ışık olmaya niyet ettim. Bu niyetle birlikte benim için bu hastalık geldi ve geçti bile.

Ne bir doktorum ne de bir psikolog. Yaşadıklarından bir şeyler öğrenmeye, öğrendiklerini uygulamaya ve başkalarına da anlatmaya hevesli bir kulum sadece. Madem Kova burcu zamanlarındayız, deneyimimi ve bu deneyimden öğrendiklerimi yazarak insanlarla paylaşabilir,  öğrendiklerimi kendime saklamadan herkes ile paylaşıp belki birkaç kişinin de olsa cesaretini toplamasına yardımcı olabilirim. Bu niyetle Bismillah dedim. Tam da Kova yeniayında bu yazıyı gönderdim dergiye.

Güzel başlangıçlar olsun.

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Subscribe
Bildir
guest

3 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Yeşim Güvendi
Yeşim Güvendi
15 Şubat 2021 08:23

eline emeğine sağlık Sibelcim. O kadar içten yazmışsın ki kendimi buldum okurken. Yuvaya yolculuk devam etsin lütfen

Canan Cihan
Canan Cihan
13 Şubat 2021 14:23

Canım yavrum çok doğru şeyler yazmışsın. Senin aklına ve gücüne inancım çok. Dediğin gibi geldi ve geçti bile.. Sevgiler

Şükrü Şimşek
Şükrü Şimşek
13 Şubat 2021 11:16

Sibel’cim geçmiş olsun öncelikle. Umarım başkalarına da umut olur bu yaklaşımın.

3
0
Would love your thoughts, please comment.x