Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Hayatı Sevmek

Hayatı seven, kendisi ile mutlu olan, kimse ile işi gücü olmayan, sürekli hayal kuran, hayal kurmaktan dış dünya ile fazla iletişim kurmayan, gözlerini gökyüzünden ayırmayan, kendince bulutları ve yıldızların arkasındaki gizemi merak eden biriyim…

Sürekli havaya bakarak konuşurum. Bunun için en çok annem beni uyarır. Annemin uyarılarına kulak asar, sürekli kitap okur, hayal kurar, gökyüzüne bakmaya devam ederim… Dedem Seyit sayesinde okuma yazmayı küçükken öğrendim. Dedem öleli üç yıl oldu. Sevecen ve bilge bir adamdı ve Doğu edebiyatına meraklı biriydi. Özellikle dost meclislerinde İran’ın büyük şairlerinden hep bahsederdi; Hâfız Şirazi, Molla Cami, Firdevs, Ömer Hayyam, Baba Tahir ve Sadi Şirazi’nin sözlerini dilinden hiç eksik etmezdi… En çok etkilendiği şair Sadi Şirazi’ydi. Gülistan ve Bostan adlı eserleri masal niyetine bana okurdu. Küçükken köydeki çocuklardan farklı olduğum için bana hep karışırlardı. Dedemin yanına gider çocukları şikâyet ederdim. Dedem her defasında Sadi Şirazi’nin ünlü sözünü bana söylerdi.

“İnsanlarla olan münasebetliğin ateşle olduğu gibi olsun; çok yaklaşma yanarsın çok uzaklaşma donarsın.”

Sonra tebessüm edip her defasında: “Arkadaşlarına çok yaklaşma çok da uzaklaşma, kendini onlara farklı gösterirsen bu onların zoruna gider, sana devamlı karışırlar. Her zaman basit yaşa, senin onlardan bir farkın yoktur, onları sevmeye başlarsan, onlar da seni sevecektir.” derdi. Sonra çocuklarla beni barıştırırdı.

Bunu bana ne için söylediğini yıllar sonra daha iyi anlayacaktım…

Exit mobile version