Gittiğiniz yolda sadece aklınıza ve sezgilerinize güvenin. Yüreğinizden geçenleri, sizi heyecanlandıran, içinizi titretenleri yapın.
Şunu hep hatırlayın: Mantığını dinleyenler kariyer ve eş seçimlerinde hep mutsuz olmuştur.
Mantık sizi içsel yolculuğunuzda da yarı yolda bırakır. O sadece günlük tekdüze hayatın sürmesine katkı sağlayabilir.
”Ben kimim ve neden buradayım?” sorularının yanıtlarını mantıkla bulamazsınız.
***
Sadece farklı şeyler yapanlar farklı sonuçlar alır; aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek kadar aptalca bir şey yoktur.
Bu beceriksiz, tembel ve kendini yaratıcılıktan yoksun sanan kişilerin avuntusu ve kendini oyalama şeklidir.
Onlar, uzatmada top çeviren oyuncular gibidir; süre doldurmaya çalışırlar. Sakın, ola ki, onlara uymayın, yoksa haliniz dumandır!
***
Herkes kar yağdığında çıkıp kardan adam yapmaya kalkar; siz kardan başka bir şey yapın. Yaptığınızı da bir işe yaratın; iz bırakanlardan olun.
***
Dünyasal ve evrensel dengenizi iyi koruyun; ayağınız hem yere bassın hem de evrensel enerjiye açık olun.
Herhangi bir tarafa olan bağınız koparsa devre tamamlanmaz, Allah korusun, takıntılı ya da ‘kayışı koparmış’ birine dönüşebilirsiniz.
***
‘Uyanmak’ için daima elinizden gelenin en iyisini yapın, buna hazır olana da el verin. Bu konuda hevesli olun; ‘domino etkisi’ böyle yaratılır!
Siz tam gaz giderken, yolunuza çıkan ancak amacı orada öylece miskin miskin oturmak olan kişilerle zaman kaybetmeyin.
Onlara sadece sizle gelmek isteyip istemediklerini sorun ve devam edin. Gelmiyorsa ısrar etmeyin, hele ki onlara akıl vermeye falan kalkışmayın.
***
İnsanlara peşin hükümler vermeyin; kimin ne olduğunu bilemezsiniz. Köşebaşındaki simitçi, kılık değiştirmiş bir bilge olabilir.
Güleryüzlü ve iyi niyetli olun. ilişkide olduğunuz insanları selamlayın ve onurlandırın. Bunu yapmak için onları tanımayı beklemeyin.
***
Böbürlenmek kadar, gereksiz alçakgönüllülük de iyi bir şey değildir; ikisi de hızınızı keser, hevesinizi kırar, eylemsiz kalmanıza neden olur.
Bu nedenle iyi olduğunuzu bildiğiniz konularda kendinizi öne sürmekten çekinmeyin.
Hele ki çevrenizden destek ya da yardım beklemeye falan kalkmayın çünkü toplum henüz o kıvama gelemedi.
İnsanların çoğu hala ‘zihin hapishanesinde mahkum’; kendilerini, oradan verilen ”orada kal!” emrini dinlemek zorunda hissediyorlar.
İlerlemek ve gelişmek için, önce özgürleşmek gerek, bunun için de o hapishaneden bir an önce çıkmak…
Haydi ne duruyorsunuz, şimdi, hemen eyleme geçin. Elinizi çabuk tutun çünkü o duvarların yıkılması için çok fazla kişinin desteği gerekli…
