İlişki kurduğum her şeyi var ederim ve var ettiğim her şey sayesinde var olduğumu bilirim.
Sana verebileceğim en büyük ceza seni yok saymaktır. Bu aslında bende seni yok etmektir. O durumda sende de bir ben kalmayacaktır. Sende bir ben kalmadığında benim bir parçam kötürüm kalacak ve hatta yok olacaktır. Ve bu yüzden benim kendime verebileceğim en büyük ceza da seni yok saymaktır.
Sendeki ben ile bendeki sen “ayrıştıkça” sen ve ben hiç oluruz; boş kalırız; sıfırlanırız.
Sendeki ben ile bendeki sen “kaynaştıkça” sen ve ben tamamlanırız; dolar ve birleniriz.
Ayrışsak da kaynaşsak da bilmeyiz ki aslında sadece büyümekte ve sonsuzluğun kucağında oynamaktayız.
Hayat durmaksızın ve bir akordeon gibi alçalıp yükselerek, dolup boşalarak, yok ya da var ederek, müziğini yaratmaktadır. Senfoni hiç aksamadan ve sürekli zenginleşerek sürmektedir. Hayat büyümekte, genişlemektedir.
Öyleyse hayat, dağılmaktır ve hayat, birlenmektir. Hayat sonsuz sayıda olasılıkla mümkün olan her şeyi var etmek ve yeni olasılıklar yaratmaktır.
Sendeki ben ile bendeki sen “ayrıştıkça” sen ve ben farklı, ilginç ve bir diğerimiz için acayip oluruz. Acayip olan korku ve aynı zamanda da merak yaratır. Bu merak, birlikte aynı yola çıkmış fakat ayrı yollardan gitmiş olsa da günün birinde aynı noktada tekrar buluşan iki dostun, buluştuğunda birbirini tanıyamayacak kadar ayrı görünmesine rağmen hafızasını zorlamasına yol açar. Korktuğumuz aslında dostumuz, sırtımızı dönmek istediğimiz yoldaşımızdır. Bunu içten içe biliriz ve sırf bu yüzden bu acayip insanlarla ve bu saçma görünen evrenle ilişki kurarız. Batı ve doğu; öteki ve beriki; sen ve ben… aynı yüzün aynaya bakan iki farklı gözüdür ve tek gözle bakan az çok göreceğini görse de derinliğini yitirmiştir. Her iki gözü de açık olanın nazarında bir gözün ötekine hiçbir üstünlüğü yoktur ve yüzünü merkeze dönen artık başka gözler edinir ve merkezinde bir’lenir.
Sendeki ben ile bendeki sen ilişki kurdukça “kaynaşır” ve zamanla sen/ben ayrımı silikleşir. Farklı yolların yolcuları yoldaş olur. Yoldaşlar dost ve dostlar kardeş. Kardeşim benim öteki yarımdır ve bir gün öteki yarımdan geriye sadece ben kalacaktır.
Sadece ben!
Bu durumda, ancak kendimden yeni bir ben yarattığımda hayat yeniden başlar. Nabız yeniden atar. Boşlukta ses ve sonra yine sessizlik olur. Boşluk denizinde ses ve sessizlik ilk ayrılıktır. Akordeon sadece kısa bir es vermiştir ve sessizlik anları besteye dâhildir. Artık ses, sessizlikle; notalar, notalarla ayrı yollardan gidip yeniden buluşabilir. İlişkiler kurulur ve hayat akar. Yine kendim, kendimi inceleyecek kadar ilgi çekici bulmaktayımdır ve korkularıma rağmen merakla örtüyü kaldırmaya devam ediyorumdur. Ve böylece, ilişki kurmak tanımaktır. İlişki kurmak seni, hayatı tanımaktır. İlişki kurmak en nihayetinde kendini tanımaktır. Çünkü herhangi bir ilişkide var ettiğim “sen” daha çok “ben”imdir.
İlişki kuruyorum öyleyse varım.
Seninle ilişki kuruyorum öyleyse sen de varsın.
Hiçbir şeyle ilişki kurmuyorum öyleyse yokum.
Hiçbir şeyle ilişki kurmuyorum öyleyse hiçbir şey yok.