Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

İrade-i İnsan

İrade-i İnsan ve İrade-i Makam

İrade denildiğinde insanların aklına iki türlü irade geliyor. Birincisi irade-i külliye yani sadece Allah’a ait olan irade, diğeri ise insana ait olan irade-i cüzziye… Bu iki irade arasında verilen hükümlerle dünya hayatı (şimdilik başka alemlere akmaya gerek yok) sürdürülüyor.  Peki bu iki iradeden başka bir irade hüküm süremez mi dünyada diye düşündüğümüzde bir yanıt alabilir miyiz diye sorduğumuzda yine bu iki iradeye gelip takılıyoruz.

Bugünkü konumuz tamamen irade-i cüzziye olarak tanımlanacak olan insan iradesi üzerine olmayacak, çünkü insanın kendi iradesinin üzerinde başka iradelerde söz konusu. Bireysel iradenin gelip takıldığı ve hükümlerin başkaları tarafından verildiği ve senin iradenin yok sayıldığı zamanlar ve anların iradesi de bu yazının konusu olabilir.

Dünyayı, insanları, fikirleri, düşünceleri, inançları, ekonomik sistemleri, insanı idare eden siyasi yapıları yıllardır izler ve okurum. Tamamen bağımsız bakarım hepsine çünkü bilirim ki her bir fikir ve düşünce inanç bir insan tarafında ortaya atıldı ve her birinin de kendi içinde bir gerçekliği vardır. Şimdi bu kadar çok gerçeklik içindeki her gerçeklik de bir iradedir diyerek yazıya devam ediyorum.

Gördüğüm dünyada, tespit ettiklerimi değerlendirdiğimde birden fazla irade olduğuna kanaat getirdim. Bunlar ne mi? Beraber bakalım isterseniz…

 

 

 

 

Burada yazılan ve yazılmayan tüm iradeyi tanımlayan ve daha birçok yazamadığım irade-i hükümdar, irade-i kolluk kuvveti, irade-i para, irade-i hastalık, irade-i kapitalizm, irade-i din ve irade-i ruhban sınıfı kavramları var ki onlara girdiğimde yazı da bitmez konu da…

Gelelim konumuzun özüne. Tüm bu tanımlanmaya çalışılan ve unutulan kavramların tamamı insana (doğa olaylarının organik olanları hariç) ait. İnsan tarafından yapılan, kurgulanan, tasarlanan, uygulanan ve kirli emellere alet edilen irade kavramı, tıpkı; adalet, sevgi, saygı, eşitlik, hak, düşünce ve diğer tüm insani erdemleri taşıyan varoluşun mutlak gerçeklikleri gibi kirletilmiş ortadan kaldırılmış ve tanrı ziyanı bir kitleyi tanımlayıp cehennemi icat ederek, o kirli yoluna devam etmeye devam etmektedir. İnanmak, inancı için yola devam etmek, inandıkları uğruna kendisini dava adamı olarak görmek isteyenlere sözüm yok fakat onlar bunu yaparken benim mutlak irademe yani benim irade-i külliyeme müdahale ettikleri yere dur demeye hakkım var. Her düş, düşünce ve fikir kendi iradesinin irade-i külliyesidir…

Son olarak, bütün bu iradelerin üzerinde olan ve henüz gerçekleşmemiş olan belki de hiç gerçekleşmeyecek olan ve insanoğlunun kıyamet olarak tarif ettiği, bu dünyada olmayan bir gücün gelip bu hayata müdahale etmesinin iradesi var ki onun da adı henüz konulmadı…

 

İrade-i külliyesinin farkında olanlara….

Exit mobile version