Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Kayıp Ruhlar Diyarı

Kayıp ruhlar diyarında yürüyenleriz nicedir. Unuttuklarımızı hatırlamak olmuş niyetimiz. Ne vakit unutturuldu kadim geçmişimiz. Ne vakit ayrı düştük asıl değerlerimizden. Ne vakit bitmeyen arayışla, sonu belli olmayan yollara düştük. Geçer mi kalplerimizdeki ayrılığın o derin sızısı. Bizler nicedir kayıp ruhlar diyarında arayışta olanlarız kaybettiğimiz değerlerimizi.

Zifiri karanlık dağılmakta, görünür olmuş zahirde gizlenenler. Beklenen şafak vakti kapıda. Karanlıkta saklı olanlar, gizlenmiş uzun zamandır kalın perdeler ardına. Sırlanmış kadim bilgilerin üstü açılmakta usulca. Ulaşılması zor olan her şeyin kolaylaştırılmış mesafeleri. Farklı kaynaklardan süzülmekte uzak geçmişin unutturulan bilgileri. Hatırlamakta hakikatini uyanmış niceleri.

İnsan sırlanmış bilgilerle bu diyarda tene bürünmüş olan. İnsan sonsuz âlemleri ruhunun derinliklerinde barındıran. İnsan, ezelden ebediyete yolculuğunda toprağa geçici kök salan. İnsan hakikatini unutup, unuttuklarını sil baştan anımsamaya çabalayan kadim yolcu.

Her insan bir hikâye yazar kayıp ruhlar diyarında sonsuz yolculuğunda. Kendi yazdığı hikâyenin rollerine bürünür çıktığı yaşam sahnesinde. Kendi yarattığı kahramanlara, özgür iradesiyle roller giydirir zannınca. Hangi rolün gerçek, hangisinin yalan olduğunu unutur sonra zamanla.  Ardından unuttuklarını hatırlamak için yeniden yollara koyulur dünya sahnesinde.  Oysa farklı zaman devrelerinde, farklı rollerle hep aynı sahnede.

Kayıp ruhlar diyarında düşmüşüz bilinmez yollara. Karanlık yollardan geçmeden varılır mı aydınlığa. Gecenin koynundan geçmeden, uyanır mı bilinçlerimiz beklenen günün şafağına. Kalabalıklardan geçmeden kavuşulur mu yalnızlığın huzurlu makamına. Ruhun derinliklerinde gezinmeden, kendini bilebilir mi insan.  Perdeleri yırtıp atmadan görünür olur mu nice âlemlerin sırrı. Gönül gözü kalbe açılmadan çözülür mü ruhun tüm sırları.

Yolculuk ne vakit başladı bilinmez. Kim bilir kaç perde kapanıp, yeniden açıldı. Ayaklarımızı bastığımız toprağın sesine kulak verir miyiz acaba. Kaygan zeminli bir yolda yürürüz ağır aksak. Bazen kara bulutlar üstümüzde, bazen de yüzümüze çalınır güneşin ışıkları. Ruhun her karanlık gecesinin ardından, uyanırız vakti gelmiş aydınlık yarınlara.

Kayıp ruhlar diyarında yolunu arayanlar, düşmüş nicedir bilginin peşine. Uykuda geçirdiği karanlık ve çıkmaz yolların ardından, uyanmış nihayet kendine. Ezelden beri yolculuğu kendinden kendineymiş meğer. O sahneden indiğinde ancak, fark eder oynanan türlü oyunları. Hatırladığında ruhunda saklı bilgileri, sarsılmaz kudretiyle yürür tekâmül yolunda.

Çıkmışız ruhun karanlık gecesinden ve düşmüşüz amansız yollara. Yırtıp atmışız üzerimizden nihayet eskimiş olanları tek tek. Açmışız zihnimizin tüm perdelerini. Uyanmışız hakkınca saklı kalan bilgilerin sırrına. Hatırlamışız bir kez unutturulan geçmişimizi. Farkındayız ki artık oyun bitti. Oyunun içinde kalan olmak yerine, artık gözlemleyen olma vakti. Uykudan uyanıp kayıp ruhlar diyarından çıkma vakti.

www.senayzuhur.com

www.butunselgelisimakademi.com

Exit mobile version