Aralık içinde en önemli tarih şüphesiz kış gündönümüdür. Kış Gündönümü Güneş Tanrı’nın doğuşu olarak umut ve neşeyi beraberinde getirmektedir. 21 Aralık Kış Gündönümü en eski zamanlardan beri kutlanagelmiş özel bir doğa bayramıdır. Eski Türklerin Nar-Dugan, Norsların Yule, Keltlerin ve Druidlerin Alban Arthan, Romalıların Mithra’nın doğuşu ya da Saturnalia olarak bildikleri bu doğa bayramı mevsim döngüsünün çarkının sonunu ve yeni başlangıcı temsil etmektedir. Artık kışın karanlığı kendini aydınlığa bırakır… Bu yüzden yeni yıl süreçlerinden biri olarak kabul edilirdi.
Aralık ayı ve 21 Aralıktan Yeni yıla kadar olan süreç çok büyüleyicidir ve özeldir. Kışa girmemize rağmen umut ve neşe zamanıdır… Norsların 21 Aralık için kullandığı YULE kelimesi JOL ve JOY yani “NEŞE” kelimesiyle ortak kökenden gelir. İnsanlık kendini bildi bileli Aralık ayı en önemli doğa döngüsü süreci olarak kutlanagelmiştir. Bu süreç o kadar kadim ve kolektif bilinçaltında o kadar güçlüdür ki, bu dürtüye ve sihre direnmek mümkün değildir…
Kış Gündönümü doğa bayramının kutlanmasının ne kadar eski olduğu bilinmemektedir. Ama birçok kadim yapının (Antik Mısır’ın sfenksi, Göbeklitepe –Göbeklitepe’deki tüm yapılar aynı Newgrange gibi güneye bakar, Kışgündönümü ise Güneş’in güneydeki en düşük noktasında gerçekleşir. Haliyle bu giriş, 21 Aralık ve güneş döngüsünün izlenmesi için harika bir açıyı gösterir- ve Druidlerin Newgrange’i –Stonehenge girişi 21 haziranı gösterir yani yaz gündönümünü- dahildir) 21 Aralık’ı tespit etmek için uygun açıda inşa edildiği ortaya çıkmıştır. Bu da şu anlama geliyor; 21 Aralık birçok medeniyet için çarkın bitişi ve başlangıcıydı. Bu açıdan çok çok önemlidir.
21 Aralık en uzun gecedir ve kışın başlangıcı olarak görülür. Ama eski zamanlarda bir başlangıç olarak umudu taşırdı çünkü Güneş Tanrı’nın doğuşunu temsil ederdi. Peki bu ne anlama geliyor?
Bir Doğa Döngüsü olarak 21 Aralık
Eski bilge ve kadim inançlarda doğa döngüleri, hem ruhsal döngülerdir (bizim hayatımızı ruhsal ve fiziksel olarak da etkiler) hem de fiziksel döngülerdir. Her bir döngünün unsuru Tanrı veya Tanrıça motifiyle süslenmiştir. Güneş, burada karşımıza Güneş Tanrı veya Kelt geleneğinde Meşe Kral (Meşe Tanrı) ya da Eski Türklerde Gün Han (21 Aralık Nardugan olarak geçer; Nar Doğan yani ateşin doğuşu, güneşin doğuşu manasındadır) olarak çıkar. Güneş Tanrı Eylül’de ölür daha doğrusu Toprak Annenin karnına geri döner, 21 Aralıkta ise yeniden doğduğu düşünülürdü. İşte bu doğuşun günüdür…
Mithra, İsa, Horus, Attis, Meşe Kral ve daha nice Güneşle bağlantılı tanrısal arketipin doğum günü olarak 21 Aralık (ve 25 aralık) karşımıza çıkar. Bunun bir önemli nedeni de astronomik bir döngüdür.
Yaz gündönümünden kış gündönümüne kadar günler kısalır ve soğur, işte bu güneş tanrının ölümünü yani gücünü kaybetmesini daha doğru ifade edersek gücünü toprağa vermesini temsil eder. Güneşin doğuşu izlenirse, güneşin gittikçe sönükleştiği ve toprağa yaklaştığı yani metaforik olarak “ölmekte” olduğu gözlemlenir. 31 Ekim olduğunda artık son hasat yani ölüm zamanı çoktan gelmiştir… Yeryüzünden en düşük konumda gözüken Güneş 21 Aralık (ve onu takiben 25 Aralık’a kadar) duraklar ve yeniden yükselmeye başlar. 1 derecelik bu yükseliş nedeniyle günler uzamaya ve ısınmaya başlar. (21 Aralık en uzun gecedir, bundan sonra geceler kısalır, günler uzar çünkü Güneş Tanrı doğmuştur ve büyümeye başlayacaktır). İşte bu yüzden “Güneş Tanrı’nın doğumu” olarak mitlerde ve eski inanışlarda geçer…
Güneşin doğuşunun kutlandığı bu özel günde, Güneşle bütünleşmek kalan kışı bereketli, güvenilir ve korunaklı geçirmek anlamına gelmektedir. Yani umudu ve neşeyi içeren bir ay olarak betimlenirdi, hem de kışın kapıda olmasına rağmen….
İşte bu içselleşmiş pozitif yaklaşım ve 21 Aralıktan yeterli umudu ve neşeyi alma, kışın rahat geçmesi için çok anlamlıdır. Eskiler Aralık ayı kutlamalarında şunu söylerlerdi; “Kederli değilim kış gelse bile, Güneş Tanrı doğdu üzerimize”
GELENEKLER
Evi Arındırın
Aralık ayında mutlaka güzel enerjilerin ve umudunun neşenin girebilmesi için evi arındırın. Bunu yapmak oldukça kolay… Alacağınız bir adaçayını tütsüleyerek, tüm evde dolaştırabilir ve evi arındırabilirsiniz. Bunun yanı sıra sirke ve tuzlu suyla evi silmek evin arınmasını hızlandıracaktır.
Hediyeleşin
Hediyeleşme geleneği Kış gündönümü kadar eskidir. Eski Türkler akçam ağacı altına birbirleri için hediyeler bırakırlardı. Aynı şekilde Norslar ve Keltler birbirlerine hediye verirlerdi.
Hediye vermek, koşulsuz ve sevgiye dayalı bir enerji alışverişidir. Siz o kişiye bir hediye verdiğinizde sevginizi ve güzel niyetinizi –iyi dileklerinizi- vermiş olursunuz. Bu yüzden bu Aralık ayı sürecinde ister 21 Aralık ister yılbaşı, hiç fark etmez, birbirinize hediye alın. Hediye ederken mutlaka güzel bir niyet cümlesiyle hediye edin, ki o hediye yıl boyu o enerjiyi yaysın. “Bu sana bereket bolluk getirsin tüm yıl.” “Sağlık sıhhat ve huzurla kullan”. Gibi..
Eski zamanlarda hediyeleri herkes kendi yapardı. Bu tahtadan oyulmuş bir totem olabileceği gibi, örülmüş giysiler de olabilir. Eğer hediyeye kendi emeğinizi koyarsanız çok daha güzel olacaktır.
Ağaç Süsleyin
Ağaç süsleme geleneği Hristiyanlıktan gelmiş gibi gözükse de çok daha eskidir. Pagan geleneğidir. Ağaç olarak genelde “çam” ya da “meşe” kullanılırdı. Çam, her daim yeşil kaldığı için ölümsüzlüğü ve yeniden doğuşu dolasıyla çamın süslenmesi Güneş’in yeniden doğuşunu temsil ederdi. Keltler Ateş ve güneş sembolü olan Meşe ağacı altında ritüellerini yaparlardı. Eski Türkler Akçam altında yaparlardı.
Lütfen ağaç süsleyecekseniz kesilmiş ağaç kullanmayınız. İki ihtimaliniz var; ya sentetik ağaç süsleyerek evinize dinamik neşe enerjisi getirebilirsiniz. Ya da küçük fidan şeklinde bir çam ya da ağaç alıp onu süsleyip, uygun vakitte adak olarak toprağa ekebilirsiniz. Ben fidan olarak alıp bahara doğru ekmeyi tercih ediyorum. Böylelikle doğaya da katkı sağlamış oluruz.
Ağaç süsledikten sonra dileklerinizi küçük bir kağıda yazıp ağaç altına koyabilirsiniz. (Doğaya gömerken bu dilekleri de gömmelisiniz). Böylelikle ağaç büyüdükçe dileklerinizde büyüyecek ve köklenecektir.
Ateş Yakmak ve Yule Kütüğü
21 Aralık sürecinde en önemli gelenek ateş yakmaktır. Mutlaka ama mutlaka evinizde ateş yansın. Bu yakacağınız mumlar da olabilir. Ama bir ateşin sürekli yanması, yükselen güneşin umut enerjisini evinize çekmeye ve bereketi arttırmaya yeterdir.
Eski zamanlarda Yule Kütüğü dedikleri bir gelenek vardı. Şehirde büyük bir şenlik ateşi yakılır, ateşte büyük bir kütük kullanılırdı. Bu kütüğün yanışı güneşin doğuşu ve onurlandırılması anlamına gelirdi. Kütük yandıktan sonra oradaki külü herkes evinin eşiğine sürerdi ki tüm yıl korunsun ve bereket gelsin. Siz de şömineniz varsa bir meşe odununu niyetle ritüel olarak yakabilir, külünü kapı eşiklerine serperek korunmak için kullanabilirsiniz.
Meşe Palamudu ve Aralık Sepeti
Meşe güneşi temsil ettiği için meşe palamudunu salonunuzda bulundurmak yıl boyu sizi koruyacak ve güneşin sıcak enerjisini getirecektir. Meşe palamutlarını toplamadan önce ağaçtan izin istemeyi unutmayın.
Ayrıca yapacağınız bu sepetin içine karanfil, tarçın, doğal taş (ametist), meşe palamutlarını da koyarak salonunuza yerleştirebilir ve tüm yıl o enerjiden faydalanabilirsiniz.
Kırmızı, beyaz ve yeşil bu sürecin en önemli renkleridir. Bu renk kombinasyonlarıyla evinizi süsleyebilirsiniz. Kırmızı beyaz ve yeşil ipten öreceğiniz küçük totemler yapıp evinize asabilirsiniz.
Hatta yılbaşında kırmızı çorap, kırmızı iç çamaşırı giyme söylenceleri de buradan geçmiştir. Kırmızı güneş ve ateşin rengi olduğu için, bu enerjiyi celp etme yani çekmek için uygulanır. Mutlaka kırmızı tonlar kullanın ve evinizde kırmızı eşyalar barındırın bu süreçte.
Kapıya çelenk asma, ökse otu asma
Bir diğer gelenek ve uygulama da kapıya çelenk asma geleneğidir. Eskiler çobanpüskülü ya da ökse otu asarlardı. Ökse otlarından çelenk yaparak kapıya asabilir ve evinizin yılbaşı boyunca korunmasını garantiye alabilirsiniz.
İçinizde neşeyi ve umudu taşımak
En önemli gelenek ise bu süre zarfında, tüm soğuğa rağmen, güneşin yükseldiğini ve tekrar sıcakların başladığından emin olarak neşe ve umudu yüreğinizde taşımaktır. Bu aslında metaforik bir anlatımdır. Burada amaç, her ne kadar soğukta, yalnızlıkta, ölümde ve bitişte olsanız da, güneşin ve ışığın doğmak üzere olduğunu, her şeyin geçeceğini ve bu yüzden hiçbir şeye takılı kalmadan neşeyle umutla ilerlemeniz gerektiği bilgisidir…
İstediği kadar güneşler batsın, karanlık ve soğuklar, ayazlar hayatımıza dahil olsun, bilin ki Güneş yeniden yükselecek ve hayatımıza ışığı ve sıcaklığı yeniden getirecektir. İşte Aralık bize bunu hatırlatır….