İnsan hayatı kozmik bir yalan üzerine inşa edilmiş ve tamamen kaos ile yönetilen yılların bütününden ibaret.
Sürekli olarak subliminal mesajlara maruz bırakılarak, kendisine ait olmayan gerçeklikleri kendi gerçekliği yapmak, tükettiği tüm besin zincirinin genetik yapısını bozarak kalıtsal bozulmalara sonucu düşünme ve eylem yetisini terk etmek, öğretilere kurban edilmiş zihnini ve benliğini, uyuşturulmuş düşünceler ile kapatmak suretiyle de varlığını yok saymak gibi kendisini yok eden eylemlerin içinde bir arayışa düşmekte insan.
Her bilinçaltına gönderilen mesajı (filmler, reklamlar, kitaplar, gurular, eğitimler, öğreticiler vb. aracılığıyla) bir anda gerçekliği haline getirip, özünde ve ait olduğu bedeninden koparak savruk bir varlık haline dönmekte. Örneğin, Matrix filmini izledikten sonra dünya üzerinde özellikle ve muhtemelen en çok Türkiye’den hatırı sayılır oranda bir insan kitlesi yaşadığı dünyayı bir matrixten ibaret sanmaya, yaşadığı şeyi rüya olarak görmeye ve gördüğü şeyi de illüzyon olarak nitelendirmeye başladı. Bu çok komik bir sonuç değil mi sizce? Bir yönetmen ya da senaristin ortaya çıkardığı bilim kurgu tarzı bir film sonrası, kendi döngüsünü bu kadar bozmaya yeltenmek hangi ait olamamışlığın bir yansımadır diye sorası geliyor insanın. Sahiden, kendi varlığını bir rüyanın yansıması ve illüzyonu olarak mı görüyorsun? Yoksa sahici olan, acı çeken, acıkan, sısayan, seven, kıskanan, haz duyan, koku alan ve bütün bunları yorumlayan SEN gerçekten yok mu sayıyorsun?
Sizin bir matrix içerisinde yol aldığınızı söyleyen, bir rüyanın yansımasında hayat bulduğunuzu ima eden, sağ yanağına tokat yediğinde sol yanını çevir diyen, bütün bunlar sanallığın vücut bulmuş hali diyen her kim varsa çevrenizde ondan olabildiğince hızla uzaklaşın.
Kapitalist sistem ya da emperyalist düzen tüm bu öğretileri ve fikir akımlarını insanlığa geleceğin teması olarak sunuyor. Gelecekte büyük sermaye sahiplerinin başının ağrımaması için birazcık aydınlanmış ve farkında olan insanların ortadan kaldırılmak yerine böylesi öğretiler içinde eriterek nihai olana yani içindeki Nirvana’ya, Tanrı’ya, İnanc’a ulaştırmak gibi bir çabaları var. Bu tüm insanlığın mutlak doğrusu gibi tüm sistem tarafından bizlere yüklenip duruyor. Farkında olun, fark edin, farkındalıkla büyüyün. Siz matrixin bir parçası değilsiniz, matrix sizin bir parçanız değil, düşünceleriniz ve siz tamamen özgün ve muhteşemsiniz.
Size dayatılan 25. Kare öğretilerinin tamamını fark edin, onları ve onları size sunan kişilere uyandığınızı gösteren geri dönüşler yapın, sağ yanağınıza tokat atıldığında sol yanağınızı çeviren diye seslenen kişinin sağ yanağına tokat atın gerçekten sol yanağını çevirecek mi görün (bu bir şiddete teşvik değil, bir farkındalık çalışmasıdır, meditasyondur), kendi kodlarınızı kendiniz düzenleyin, bırakın telefonları, interneti, televizyonu, izlemeyin bir müddet haberleri, gazeteleri ve sadece kendinize bakın, kendinizi görün, kendinizi sevin, kendinizi duyun. Bunu birkaç dakika sadece ve sadece kendiniz için yapın ve sonra uyanın ve kocaman gülümseyin, hayat şimdi başlıyor…