İnsan ölümden korkar çünkü bu bilinçaltı kayıtlarında vardır; ölüme gidenlerin de ışığı gördüğü söylenir.
Bu durum doğum travmasıyla eşleşiyor; bir sıvının içinde yaşarken, güvenli loş bir ortamdayken birden ışıklı bir ortama çıkıyoruz ya da alınıyoruz ve bu ilk ‘bilinçsiz’ korkuya neden oluyor.
Bu durumda ölümün de sonu başa bağladığı bilgisi anlam kazanıyor; ölürken gördüğümüz ışık aslında doğarken gördüğümüz ışık…
Şunu biliyoruz ki beyin önceden görmediği bir şeyi kurgulayamaz yani ölümün ne olduğunu aslında doğarken biliyoruz.
Bu durum, insanın bilmediği değil bildiği şeyden korktuğunu kanıtlamıyor mu?
Korku aslında önceden olan bir şeyin yine olacağı endişesi değil mi? İşte size kanıt…
Bu satırları, belki birilerinin ölümle ilgili algısında bir nebze olsun bir değişiklik yaratırım diye yazdım; belki birilerinin işine yarar diye…
Sözlerimi en sevdiğim söylemimle sonlandırayım:
“Korkunun ecele faydası yoktur ancak onun gelişine katkısı çoktur.”
Bu durumda, ölümden ya da başka bir olgudan korkmanın, korkularla yaşamanın ne gibi bir anlamı olabilir ki?