Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Öyle Bir Sustu Ki

Öyle bir sustu ki

Okyanus OL dedi.

Damlalar halinde saçıldı.

Okyanus saçılırken hiç azalmadı.

Her damlada kendini ayrı sakladı.

Damla kendinde saklı olanı

Sessizce bağrında taşıdı

Ama uzun bir süre hiç hatırlayamadı.

Sadece kendini bir damla sandı.

Damla zaten bir rüyadaydı

Kocaman bir rüyaya daha daldı.

Diğer damlalardan kendini ayırdı.

Kendi damlasında

Yalancı bir okyanus yarattı.

Kah güldü kah ağladı

Tesirlerinde sörfe daldı.

Düşündü düşünce oldu

Duygulandı duygu oldu

Her tesirin esiri oldu

Rüyanın büyüsünde kayboldu

Damla kendi içinde daraldı

Okyanusun hasreti ile sarsıldı

Dışarıdan içeri çekildi

Hummalı bir arayışa başladı

Aramak yola düşmek için şarttı

Arayan hasretle ararken

Arayan ve aranan ikiliğini yarattı

Bu nedenle de  çıkmaz sokakta kaldı

Derin bir nefes aldı

Kendi derinliğine daldı

O kadar doluydu ki

Kıpırdayacak yer bulamadı

Zanlarını boşaltmalıydı

Yaktı gemilerini birer birer

Bağımlılıklarından kurtuldu

İkinci el dokunuşlardan

Kendine ait olmayan herşeyden

Tek tek soyundu

Farkındalık bir meşale oldu

Karanlık noktalarına ışık tuttu

Bir tarafında varlık

Diğer tarafında yokluk tutuştu

İkisi arasında

Kıldan ince, kılıçtan keskin

Bir Sırat Köprüsü kuruldu

Damla çok şakındı

Ne varlığa sığabildi

Ne de Yokluğa tutunabildi

Benliklerin ardı arkası kesilmedi

Her kurtuldum dediğinde

Bir yeni benlik yolunu kesti

Damla tekrar derin bir nefes aldı

Kendini sessiz sedasız

Gönlünün kollarına bıraktı

Gözleri açık derin bir uykuya daldı

Okyanus onu çepecevre sardı

Nereye baksa sadece

OKYANUS vardı

Uyandı gözlerini açtı

Hala bir damlaydı

Sustu öyle BİR sustu ki

Ondan sadece Okyanus konuştu

Exit mobile version