Okyanus OL dedi.
Damlalar halinde saçıldı.
Okyanus saçılırken hiç azalmadı.
Her damlada kendini ayrı sakladı.
Damla kendinde saklı olanı
Sessizce bağrında taşıdı
Ama uzun bir süre hiç hatırlayamadı.
Sadece kendini bir damla sandı.
Damla zaten bir rüyadaydı
Kocaman bir rüyaya daha daldı.
Diğer damlalardan kendini ayırdı.
Kendi damlasında
Yalancı bir okyanus yarattı.
Kah güldü kah ağladı
Tesirlerinde sörfe daldı.
Düşündü düşünce oldu
Duygulandı duygu oldu
Her tesirin esiri oldu
Rüyanın büyüsünde kayboldu
Damla kendi içinde daraldı
Okyanusun hasreti ile sarsıldı
Dışarıdan içeri çekildi
Hummalı bir arayışa başladı
Aramak yola düşmek için şarttı
Arayan hasretle ararken
Arayan ve aranan ikiliğini yarattı
Bu nedenle de çıkmaz sokakta kaldı
Derin bir nefes aldı
Kendi derinliğine daldı
O kadar doluydu ki
Kıpırdayacak yer bulamadı
Zanlarını boşaltmalıydı
Yaktı gemilerini birer birer
Bağımlılıklarından kurtuldu
İkinci el dokunuşlardan
Kendine ait olmayan herşeyden
Tek tek soyundu
Farkındalık bir meşale oldu
Karanlık noktalarına ışık tuttu
Bir tarafında varlık
Diğer tarafında yokluk tutuştu
İkisi arasında
Kıldan ince, kılıçtan keskin
Bir Sırat Köprüsü kuruldu
Damla çok şakındı
Ne varlığa sığabildi
Ne de Yokluğa tutunabildi
Benliklerin ardı arkası kesilmedi
Her kurtuldum dediğinde
Damla tekrar derin bir nefes aldı
Kendini sessiz sedasız
Gönlünün kollarına bıraktı
Gözleri açık derin bir uykuya daldı
Okyanus onu çepecevre sardı
Nereye baksa sadece
OKYANUS vardı
Uyandı gözlerini açtı
Hala bir damlaydı
Sustu öyle BİR sustu ki
Ondan sadece Okyanus konuştu