Veda zamanı gelir
Yıpranmış ve köhnemiş olan terk edilir
Her vazgeçtiğinle, özünü bulursun kendinde
Her tutunduğunla, vazgeçersin yine kendinden
Zaman hükmüyle işler inceden inceye
Dün bugünün, bugünse yarının ilmeklerini örer birer birer
Her zerre kendi özüyle dans eder ezelden
Denge şaşmaz yasasıyla, dizginler her şeyi
Akar hiçlik deryasında ışık, zifiri karanlığa
Ne varsa avucunda, odur seni taşıyacak aslına
Her insanı, kendi ışığı aydınlatır karanlığında
İnsan özüne uyanır, derin uykusundan kalktığında
Benliğini keşfetme yolculuğundadır insan. Neden dünya yaşamında olduğunu idrak edebilmesi deneyimleri sayesindedir. Her insan, kendi hayatının sorumluluğunu taşır omuzlarında. Yaşamın tüm çeşitliliğini keşfetme heyecanını hisseder ruhunun derinliklerinde. Seçimlerini özgürce yansıtır deneyimlerine. Her deneyiminde hissetmek ister, varlık amacını kalbinin derinliklerinde. Hissettiği ve idrak ettiği hakikatlerdir ebedi yaşatabildiği özünde. İnsan, özünde hangi cevherleri taşıyorsa onu yansıtandır.
Özünden uzaklaştıkça insan, değersizlik duygusu yaşar. Bilinmezliğe sürüklenir ve savrulur. Bunun içindir ki her insan, özgünlüğünün kıymetini bilmeli ve özünde taşıdığı bilgiyi yansıtabilmeli.
Yaşam birbirimize farklılıklarımızı yansıtabildiğimiz kadarıyla, deneyimlerimizi daha fazla besler. Yaşamda karşılaştığımız her insanla deneyimimiz, bize sunulan bilgiyi idrak etmemize katkıdır. Her karşılaşma yaşam yolculuğumuzda, önümüze bir keşif sunar. Merak ve keşif duygusuyla seçimlerimiz deneyimlerimize yansır. Her birimiz deneyimlerimizle, özümüzü keşfe çıkan sonsuzluğun yolcularıyız.
Peki insan derin uykusundan uyanıp buluşur mu özüyle, yaşam yolculuğunda. Tüm korkularından azat olup, yüzleşir mi hakikatiyle. Bilir mi biricik özgünlüğünün kıymetini. Özgünlüğünü idrak etmiş olmak, yoksunluk yaşamamaktır yaşamın koynunda. Her anında duygularının ve hislerinin farkında olmaktır. Eriştiğin farkındalıkla, o derin uykudan kalkıp özüne uyanmaktır.
Özüne uyanan, varoluşunu da onurlandırır. Öz varlığının sınırsızlığını yaşamak istiyorsa insan, tüm boşluklarını doldurmalıdır. İnsanın içindeki boşluk derinleştikçe, ne yazık ki yaşamla uyum da kaybolur. Uyum ve dengenin bozulması tüm saklı korkuları besler. Korku, karanlık bir boşluk yaratır. Sevgi ise aydınlığıyla doldurur, en derin boşlukları. Tüm korkularının ötesine geçenler, kendine olan inancını yakalar. Kendine olan inancın gücüyse, cesaret ve umut verir.
Özünle var olmak, tüm bilgi ve deneyimlerine sahip çıkmaktır. İnsan özünde taşıdığı bilgilerini kullandığında ruhsal gücünü yaşatır. Böylece yaşama katkı sağlar ve yaşamı sevgiyle onurlandırır. Öz varlığının farkındalığında olanlar, farklılığını da cömertçe ortaya koyanlardır. Tüm farklılıklar yaşamın sonsuzluğunu besler. Yaşanan deneyimleri zenginleştirir. Her insanın seçimiyle beslenen deneyimlerse dönüştürür, değiştirir, geliştirir ve yeniler.
Kendi gizeminde yolculuk yapan insan
Ne sormaktan vazgeçer ne yanıtlarla yüzleşmekten
Kendi Araf’ından kurtulmazsa insan
Ne kendiyle yüzleşmiştir, ne gayrısıyla
Önce, kendi bilinmezliğine yolculuk başlar
Sonra, hakikat perdeleri aralanır usulca
Gecenin karanlığı şafakla buluşmadan
İnsanın kalbiyle gök kubbe arasındaki mesafeler azalır
Gece yürüyenler için, bazı geceler daha da yücedir
İnsan neyi düşlerse onu yaratandır her defasında
Kalp ile gönül gözü birbirine teslimiyet içindeyse
İnsan, kendinin de bütünün de kıymetini bilir gönülden
Teslimiyet ne yüce vedalaşmadır ki
İnsan tüm tutunduklarından özgürleşir
İnsan olma makamı, bütün erdemlerini giyinip
Önce kendi karanlığını aydınlatmaktır
Kendini aydınlatamamışsa insan
Nafile ezelden derin uykudadır
Ruh kafeste esaretini kırmamışsa
Nicedir bedenin yüküyle zorlu sınavdadır