Geçen sene bu zamanlarda Nepal yolculuğum sırasında Pokhara’da, gölün tam karşısında Kraliçenin Oteli dedikleri yerde, biraz pahalı ama temiz bir “Kahuna” masajı yaptırmıştım. Masajı almadan önce sizin için hazırlanmış terapi odasına giriyorsunuz. Odada ılık bir duş almanız için tasarlanmış bir bölüm var. Bizdeki gibi ben yıkandım, geldim kafasına izin yok, mutlaka sudan geçmelisiniz. Suyun temizleyici ve arındırıcı tarafı masajın ilk adımı, yoksa kimse sizin temizliğinizle ilgilenmiyor çünkü bu masaj Holistik bir terapi. Klasik kas masajı değil, ruha yönelik bir bakım, bir temizlenme…
İçeri girdiğimde odanın tam ortasındaki masaj yatağının üzerinde duran, bu kitap ayracı şeklinde tasarlanmış şey dikkatimi hemen çekmişti. İngilizcem çok iyi olmadığı için ama RENK bilgisi ve eğitimimden dolayı hemen bu basit şemayı çözmeyi başarmıştım. Bu sade ama ciddi olarak hazırlanmış bilgilendirme, tam da bana günün armağanı gibi gelmiş, renklerin ülkesi Nepal’de gezerken bana en güzel eğitimleri de vermişti. Renklerin hangi günlere karşılık geldiğini gösteren ve arka kısmında ise ritüellistik yönü ile konuyu bilgilendiren bu anlatım, sevimli bir kitap ayracı olarak tasarlanmış. Altında Kraliçenin adı ve kimliği ile sunuluyor.
Pazartesi SARI renk ile temsil ediliyor. Krallık Ailesi hep SARI renk ile temsil edilir, Kral ve kraliçe SARI renkli kıyafetler giyerlermiş. Bunu masaj sonrası oradaki görevlilerin bilgilendirmelerinden öğreniyorum. Salı günleri PEMBE rengin günüymüş, saf sevginin, masumiyetin, hayallerin ve aşkın günüymüş. Bu yüzden Salı günü özellikle kadınlar en güzel Pembeleri giyerlermiş üzerlerine. Yeni evlenen çiftler, en canlı pembelerle donatılırlarmış. Çarşamba, huzurun ve dinginliğin rengi olan YEŞİL renkmiş, sevginin günü olan bu renk, akşamları mumlar yaktırırmış, evlerin başköşelerinde. Perşembe, canlanmanın günüymüş, herkesin şarkılar söylediği ve dans ederek beslendiği bir günmüş.
Neşe ve kahkahanın evlerden içeri girmesi için tüm kapılara Turuncu renkli çiçekler asılır, suyun içine yine turuncu çiçekler bırakılırmış. Tüm bunlar Neşenin gelmesi, hüznün gitmesi anlamına gelirken, bunun mantrası da TURUNCU renkli çiçekler oluyormuş. Cuma günleri MAVİ renkle temsil ediliyor, eğer o gün sokaklarda baskın renk mavi ise bilin ki o gün, günlerden Cuma. Cumartesi günleri ise MOR renk günü. Efsanelerine göre eskiden Mor değil Siyahmış bu günün rengi fakat SİYAH renk, hep kötü talih ile birleştiğinden MOR olarak değiştirilmiş. Asaletin, manevi gücün ve ruhani olanın temsili halini almış bu renk. Pazar günü kutsal yaşam simgesi olan KIRMIZI rengin günüymüş, yeniden doğumun gerçekleştiği bu özel Pazar gecesi, her yeri KIRMIZI renk ile donatılarak, yaşama olan bağlılık ve inançlarını dile getirirlermiş.
Ülkeme geri döndüğümde bu konu ile alakalı bir çalışma alanı başlattım. Astroloji’de var olan gün ve ayların hangi dönemlere ve burçlara denk geldiğini araştırdım. Renk bilgisi hiç bitmeyen bir öğrenme yolculuğu, kendi gibi Rengârenk ve eğlenceli.
Vedic astrolojisinde mantralar, değerli taşlar, ritüeller ve renk seçimleri insanoğlunun çevresini iyileştirmek amacıyla kullandığı en kadim yöntemlerden biri olmuştur. Doğada her birimizin yıldızını ve ruh halini karşılayacak rengi bulmamız mümkündür. Peki, neden bazı renkleri daha sık kullanırken diğerlerini tercih etmeyiz? Neden gardırobumuzda bazı renkler baskın bulunurken diğerlerini sadece özel günlerde tercih ederiz? Hangi renkleri kullanmamız bizim hayatımızda bir fark yaratacak?
Ocak ayının bir KAHVERENGİ ayı olduğunu biliyor muydunuz? Ya da Şubat ayının Mor ve Eflatun olduğunu? Bizleri ŞUBAT ayında merhametin beklediğini ve onu onurlandırmak için Mor renkleri ve tonları kullanmamızın, enerjiyi aktive edeceğini biliyor muydunuz?
Renkleri daha farkındalıklı kullanmak üzere…