Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Şaman öğretisi mistik değildir, ezoterik değildir

Yaralı Şifacı Ve Şifacılığa Hazırlık

Şamanizm sözcüğünün, mistisizm ile yeni çağ spritüalitesiyle karıştırılarak ezoterik bir öğreti zannedilmesi yanlışına sıkça rastlanmaktadır. Oysa günümüzde antropolojik olarak bilimsel anlamda anlaşılmaya ve öğrenilmeye çalışılan Şamanizm, kadim insanlık tarihine özgü bir inanç sistemi ve bu inancın uygulamalarıdır. Kişinin kendi özünden, insan, hayvan, bitki, mineral ya da göksel diğer tüm diğer varlıkların özlerine uzanan bağların farkındalığı ve iletişimini içerir.

Doğaüstü olmayıp, tüm şamanik faaliyetler esasen doğal ve ‘holistik’tir. Her şeyin daha büyük bir enerji ağı içerisinde birbirleriyle bağlı olduğunu anlamaktır. Kadim çağlarda görülen, işitilen, dokunulan, tadılan ve koklanan şeylerin fiziksel âleme, yani maddesel dünyaya özgü, görülemeyen, işitilemeyen, dokunulamayan, tadılamayan ve koklanamayan şeylerin ise fizik-dışı ve dolayısıyla ruhsal âleme özgü olduğunu kabul eden inanç, şamanizmin temelidir. Bu kadim bilgeliğin özünde öncelikle kendi ruhunun geliştirilmesi sorumluluğu yatmaktadır. Kişisel ruhun tekâmülü gerçekleşmeden kendi dışındaki fiziksel ya da fizikötesi âlemlerle ilişki kurmaya niyet etmek mümkün değildir.

Şamanizm’deki teknikleri öğrenmek ve uygulamak insanı Şaman yapmayacaktır. Dünya, evren bilgisi artarak yaşamına rehberlik sunacaktır. Bu öğreti, ille semavi bir inanç ya da entelektüel zekâ gerektirmez. Yaparak, uygulayarak öğrenilen bu teknikler için gereken tek şey kişinin kendi içerisinde uyumakta olan güç kaynağını harekete geçirmektir. Herkes için öğrenilebilir ve uygulanabilir olan bu tekniklerin yasaklanması, baskıcı ve hoşgörüsüz Hıristiyan inancının yayılmasıyla yüzlerce yıl saman altına itilmiş, siyasi, endüstriyel ve sosyal gelişime ters düşeceği için unutturulmuş hatta kaybettirilmiştir.

Bugün pek çoğumuz Doğa ile ilişkisi kopmuş, sanayinin ürettiği bir çevrede yaşadığımız için Toprağın yaşamsal nabzını hissedemez olduk. Teknolojik tapınmalı modern bir doğa cehaleti ile Dünya’nın ekolojisi ağır hasar aldı ve binlerce hayvan ve bitki türleri yok oldu. Gezegenin kendisi de ağır tehdit altında ve anlaşılamayan o ki, gezegenin tehdit etmek, insan soyuna tehdittir.

Dünyamız, Toprak Anamız, Gezegenimiz insanoğlunun vurdumduymazlığı ve umarsız yok ediciliği altında acıyla kıvranmaktadır. Doğal dengelerin yeniden tesisi ancak ve sadece Doğa’ya, Dünyamıza ve onun bağrında yaşayan insan ve insan-dışı tüm varlıklara yenilenmiş bir saygı kazanmakla mümkündür. Bu nedenledir ki, günümüz insanının kadim bilgeliğe her zamankinden çok ihtiyacı vardır.

Şamanizm bu “unutulmuş”, “yitirilmiş” bilgileri yeniden kazanmanın yoludur.

Batıl inançlardan, çeşitli halkalara özgü sınırlayıcı bilgilerden arındırıldığında, Şamanizm’in temel ve evrensel prensipleri modern çağda bile etkin bir yaşam sürebilmenin yol ve yordamını gösteren bazı önemli maddeler içerir. Bunları anlayabilmek için herhangi bir dine ya da akıl yürütme yöntemine ihtiyaç yoktur ve kendimizin deneyimleyebileceği dört önemli bilgiyi içselleştirmek yeterlidir ve bunları şöyle sıralayabiliriz:

  1. İnsan bir ruha sahip beden ve zihin olmayıp, bedene ve zihne sahip kozmik bir ruhtur. Burada Ruh kelimesini büyük harfle yazmak doğru olacaktır çünkü varlığımızın özü olandır ve ölümlü olan kimlikten yüce olandır.
  2. Kişisel gücü ve yaratıcılığı geliştirmenin yolu, dışımızdaki herhangi bir güç ya da otoriteye bağımlılıktan değil, kendi içimizdeki Ruh ile ilişki kurmaktan geçecektir.
  3. Her şey ama her şey canlıdır. Hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, kayalar ve taşlar, hepsinin bir “can”-lılığı vardır. Her ne kadar insanın canlılığından farklı gözükseler de, var oluş farkındalığı anlamında bu canlılık aynı değerdedir. Bir kez içselleştirildiğinde Dünya’ya ve tüm yaşam formlarına tutumuz değişecektir.
  4. Gerçekliğin, “dışarıda” deneyimlenenleri etkileyen ve düzenleyen “iç” alanları vardır. Bu iç dünyalarda yardımcılar, rehberler ve hocalar bulunur. Dış gerçekliğimizi değiştirmek bu iç bilgeliklerle iletişimde olmakla mümkündür.

Günümüz maddesel bilim ve monoteist dinlerin etkilediği modern toplumlarda yetişenler üç boyutlu bir dünyada yaşadığımızı kabul etmeye şartlandırılmıştır. “Gerçeklik”ten anladığımız, beş duyumuz vasıtasıyla algıladıklarımız ve “kanıtlanma”ya ya da gözle gözlemlemeye ve sonrasında “mantık” dediğimiz lateral düşünceye dayalı bir olgudur. Bu şartlandırılmış düşünce biçimi bize her şeyin bir başlangıcı ve sonu olduğunu ve her sonucun bir sebebi olduğunu varsaymaya yönlendirir. Batı kültürü tüm dini temellerine rağmen materyalizme dönüktür. Bu inançta insanoğlunun kendisine düşman bir çevrede yaşadığı ve bu nedenle çevresini kontrol ve alt etmesi gerektiği ve hatta gezegenin bile düşman bir uzayda olduğu ve beşeri zekâya sahip herhangi bir yaşamın olamayacağı inancıyla bütünleşmiştir. Uzaydan gelecek “şey”lerin düşman olacağı varsayımı kültürün içerisine gömülüdür ve Tanrı erkektir.

Şamanizmde ise bakış açısı bambaşkadır:

Bu nedenlerle Şamanizmi kendisi için deneyimlemek isteyen herkesin, bu bağları keşfetmek ve farkındalığını içsel dünyalara doğru genişletmek için zihnini olasılıklara açıp, dini ya da felsefi inançlarını terk etmeden bir süreliğine bir kenara bırakıp, konvansiyonel inançlara kısa bir ara verip, şamanik prensiplere, şamanik bakış açısına göz atması mümkündür. Bu şekilde edinilecekler şöyle özetlenebilir:

Geleneksel şamanizmin işleyişinde Şaman öğretisi oldukça zorlayıcı ve hatta yaban koşullarda uzun süren çıraklıkla edinilir. Deneyimli bir Şaman’ın seçtiği veya doğuştan ya da ölüme yakın bir deneyim sonucu şamanik özellikleri ortaya çıkarak ailesi tarafından bir Şaman’ın yanına gönderilen kişinin eğitimi özeldir. Ancak günümüz modern toplum koşullarında bu zaten gerekli olmayıp, şaman öğretisi herkese açık bir bilgi alanıdır.

Sıradan yaşama sıradışı deneyimler katabilmek, stresten kurtulmak, kişisel sorunlarla baş edebilmek, hayatta daha etkin ve daha yaratıcı olabilmek, daha doyurucu ve daha uyumlu bir hayat sürebilmek şamanik öğretiyle kazanılabilir.

Exit mobile version