Merhaba benden bana, benden havaya, suya toprağa ve ateşe, hatta tüm evrene. Aleme yayılan her enerjimle yayılan sevgime; sevgimle buluşan sevgililere merhaba.
Neden bu şekilde bir selamlama ile başladım? Ne anlatmak istiyorum?
Merhaba dediğimizde, ben dostum, benden size sadece dostluk yansır dediğimizi kaç kişi farkında ve gerçekten gerçek anlamı ile mi kullanıyoruz merhabayı?
Kime sorsak, herkes için harika bir dost, dosta el uzat desek bin bir mazeret. Aynı enerjide değiliz, kendini bir şey zannediyor, şifacıyım derken daha kendini şifalandıramamış gibi eleştirel sözcüklerle devam eden monologlarla hangi dosta hangi hakka merhaba diyoruz desem, cevabı ne olur hiç bilemedim.
Sessiz kaldığım süreçte, kendimi dinleme derinliğinde olmayı seçen gönlümden kimler geçti, kimler geldi, kimler kaldı aynı yolda yürümeyi seçen tüm güzelliğiyle….
Var olmak için mi, varlık göstermek için mi yürüyoruz? Var olurken yokluğa yükselmek, koşarken durmak için mi yaşıyoruz.
Hangisi?
Ne kadar önemli?
Hakikat mi? Marifet mi?
Bu dünyaya ne için geldiğini biliyor ve o yolda ilerliyorsun, neden şikâyet, neden eziyet neden eleştiri ve neden bir küçümseme içinde olursun be güzel dost, neden?
Bilmez misin ki; her kime ne etiket verirsen, aynısı sende görünür, bugün var dediğin yarın yok olur.
Dur ve bir derin nefes al, sen de ben de aynı amaç için bu boyutta aynı dönemde görevdeyiz. Ne birbirimizden ayrı ne de gayrıyız…
Şimdi tam zamanı, kendin olmayı hatırla, hatırla ki şifa önce sana açılsın ve senden yansıyarak ellerinden bana ve tüm canlara, dostlara açılsın… Canlar ve dostlarla buluşan şifa, onlardaki şifayla buluşarak daha da çoğalarak çevrene, evrene yayılsın.
Sen eğer ben de var olabiliyorsan, varsın.