Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Şifa İçimizde

Aslında dışarıda hiçbir şey yok. Ne görüyorsan, ne duyuyorsan, ne yaşıyorsan tüm bunların hepsi içinde mevcut. Az çok şifa ile, enerji ile ilgilenmiş olan bir çoğumuzun duyduğu bu kelime ne kadar gerçek.

Yaşadığımız dünyada benim deneyimlerimden öğrendiğim şu; Hastalıklar da ve bu hastalıkların şifası da hepsinin sebebi biziz. Hastalıklara yakalanma şekli olarak akla gelen bir kaç model var; Düşüncelerimizle yakalanıyoruz, doğduğumuz andan itibaren aldığımız hayat dersleri ile, aile, çevre, arkadaş gibi etkenler sebebiyle yakalanıyoruz, bir de ırsi ya da genetik miras dediğimiz; kendi büyüklerimizin düşünce kalıpları ile DNA’larına işledikleri ve oradan da bizim DNA’mıza işlemesi sebebi ile sonuçlanabiliyor.

 

 

Neden hasta oluruz ya da olmak isteriz? Bizim el ile tutulup, göz ile görülen bedenimizin haricinde ruhsal ve zihinsel bedenlerimiz var. Ruhsal ve zihinsel bedenlerimiz, fizik beden üzerinde egemenlik kurmak için ne gerekiyorsa yapar. Ruhsal bedenimiz, yumuşak, dengeli ve olması gerektiği gibi bir davranış sergiler. Zihin beden ya da bir başka adıyla nefs de, eline geçen her şeyi bir silaha dönüştürüp işini yapar. Bu egemenlik savaşında “ne gerekiyorsa” derken, fizik bedenin hasta olması ya da ölmesi gibi “küçük” detaylar zihin beden için önemsiz kalıyor.

Ruhsal bedenimizi dinlediğimiz dönemlerde, şifa aramak gibi kaygılar içerisine pek düşmeyiz. Yaşadığımız anın içerisinde, sevgi ile, kabul ile kaldığımız durumlar için diyebiliriz. Ama genellikle suçluluk duygusu yaratan, daha basit ya da kolaycı, daha lezzetli, daha çok kabul görmek, takdir edilmek ya da adına ne derseniz o durum, zihinsel bedenin egemen olduğu durumdur. Zihin beden anlarına, şu zamanda pek duymadığım “nefsime yenik düştüm” diye ifade edilirdi.

Hastalığa yakalandığımız zaman, tedavi olmak için ilaçlar, kürler ve belki ameliyat seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Yapılan tedavilerde bazen iyi ya da yeterli sonuç alınamadığı durumlarda “vücudunuz tedaviye cevap vermedi” benzeri cümleler duyarız. Bu durum aslında bedenimiz tedavi olmaya hazır değil ya da istemiyordur. Tedavi olmaya hazır olduğumuzda ya da bunu içsel olarak istediğimizde o tedavi kolayca bizi iyileştirir. Benzer durum şifa-enerji çalışmalarında da yaşanıyor. Başvurulan öğretiye ya da çalışmaya ne kadar inanılırsa o derecede cevap almak mümkün oluyor. Şifa çalışmalarında da yapılanların tümü bedenimizin kendi kendini iyileştirmesine yardımcı oluyor.

Scio Kuantum Biofeedback cihazı ile yaptığım çalışmalarda her danışan için her seans birbirinden benzersiz oluyor. Aynı yaş ve benzer problemlerle gelen kişilerin çalışmalara cevap vermesi de birbirinden çok farklı olabiliyor. Şifa, enerji çalışmalarının çoğunluğunda olduğu gibi, Scio cihazı ile yapılan çalışmalarda da vücudun kendi kendini iyileştirme kapasitesine etki ederek şifaya ulaşma amacı taşımaktadır.

Hepimiz frekans ve enerjisel olarak birbirimize bağlıyız. Bütün her şey de birbiri ile bağlı, tüm bunlarla beraber; Hastalıklarda, şifası da içimizde mevcut. Neil deGrasse Tyson isimli astrofizikçinin muhteşem bir sözünü hatırlıyorum: “Hepimiz birbirimize biyolojik olarak, Dünya’ya kimyasal olarak, Evren’e atomik olarak bağlıyız. Evrenin içerisindeyiz, Evren de bizim içimizde…”

Exit mobile version