Hayatta iyi ve kötü yokmuş, yalan
Hayatta aydınlık ve karanlık yokmuş, yalan
Hayatta mutluluk ve mutsuzluk da yokmuş, bak bu külliyen yalan…
Herkes, birilerinin ağzından çıkan sözler ile öyle büyülü cümleler kuruyor ki insanlık oyununu yazan yazılımcı sanıyor kendisini bu karakterler. Günün sonunda bu yazılımı ben yazdım, sana bu rolü ben verdim ve sen bu acıyı çekeceksin ama bu gerçek değil benim kurgum diyen bir yazılımcı! İnsanlar biraz kişisel gelişim kitabı okuyup, birkaç eğitime gidip, internet üzerinden de videolar izlemeye başlayınca kendisini inkarla başlayan ve gördüğü her şeyi reddeden bir döngünün içinde kaybolmaya başlıyor. Yola çıkarken ki amacı kendisini bulmak olduğundan geldiği yerdeki ben hiçim tanımı onu boktan bir yere taşıyor.
İnanışların, öğretilerin, mürit çoğaltan üstatların, hocaların ve daha birçok insan ruhu ve varlığı öğütücüsünün bilgileri doğrultusunda şekillendirilen dünyada size yok hükmünde davranan herkese yokmuşlar gibi davranın, bakın bir anda nasıl görünür ve öfkeli olarak çıkacaklar karşınıza. O duygu yok diyen, her şey bir illüzyon diyen tüm bu zatlar bir anda nasıl zalim olabiliyor. Sizin varlığınızı terk edip tanrının açığa çıkmasını salık veren kişilerin yaşam modellerinin ne kadar dolu ve daha çok talep eden bir modda olduğunu görün.
Siz varsınız, hem de kanlı canlı ve bir kimlik olarak üstelik benim yaratımım bir illüzyon olarak da değil
İyi ve kötü var ve kötüler iyiler onları yok saymaya başladıkça güçlendiler ve aymazca tüm dünyayı kıyamete taşıyorlar, hayvanları katlediyorlar, doğayı yok ediyorlar, çocuklara tecavüz ediyorlar, insanlığın geleceğini çalıyorlar…
Aydınlık ve karanlık var. Hem de öyle bir var ki tüm ışıkları sönmüş bir yerde ilerlemeye çalıştığınızda düşüyorsunuz canınız yanıyor, çarpıyorsunuz canınız yanıyor, teninize bir şey batıyor kanıyorsunuz yani karanlıkta sizin var oluşunuz gibi kocaman kütlesi ile orada duruyor.
Mutluluk ve mutsuzlukta var ve üstelik öyle yoğun var ki tarifi için binlerce yıldır kitaplar yazıldı durdu. Sizi üzen bir olay yaşadığınızda gözlerinizden dökülen yaşın yanağınızı yaktığı kadar derinlerde yaşayan bir mutsuzluk var ve bir o kadar da mutluluk var.
Bir çocuğun savaşta öldürülmesine mutlu mutlu bakamazsınız, çünkü orada sizi mutsuz eden hatta canınızı yakan bir duygu var ve siz bir insansınız ve gerçekliğiniz duygularınız, sevinçleriniz, hüzünleriniz, mutluluğunuz, aşkınız, öfkeniz, kızgınlığınız, şapşalca halleriniz hepsi ama hepsi gerçek ve sizde hayat bulan, kendinize anlamlı seslenişlerinizdir.
Kendinizi sevin, duygularınızı sevin, düşüncelerinizi sevin, öfkenizi sevin, isyanlarınızı sevin, talep eden yanlarınızı sevin, cennetinizi sevin, cehenneminizi de sevin. Geceyi sevin, karanlıktan korkacaksanız korkun, aydınlığı bekleyip ışığı görünce mutlu olacaksanız olun, sakın başkalarının kirlenmiş düşünce yığınları arasında o güzel varlığınızı inkara yeltenmeyin. Siz tam ve bütünsünüz ve en güzelsiniz… Siz ne ben, ne o ne de onlarsınız, siz SİZ’siniz.