Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Sufi Nefesi Eşliğinde Bir Seyir Anı Meditasyonu

Sufi Nefesi Eşliğinde Bir Seyir Anı Meditasyonu

Mümkün olduğunca rahat bir pozisyondayım

Burnumdan sessiz, sakin, dingin nefesler alıp, yine burnumdan yavaşça veriyorum

4 sayıda çekip, 8 sayıda veriyorum.

Alıyorum 2 3 4 .. Veriyorum 2 3 4 5 6 7 8

Nefesimi sakince alırken, karnımın hafifçe şiştiğini hissediyorum.

Böylelikle, diyafram kasımı çalıştırdığımı biliyorum.

Sadece nefesime odaklıyım şimdi

Sayıyla alıp, sayıyla verişlerime…

Düşüncesiz, boş bir andayım.

Nefes alış verişlerimin tadını çıkarıyorum.

Şu an en önemli işim bu ve ben bunu keyifle yapıyorum.

Nefesim giderek daha da yavaşlıyor.

Nefesim yavaşladığında, kalp atışlarımda yavaşlıyor.
Kalp atışlarım yavaşladığında, kalbe giden damarlarım daha iyi besleniyor.
Ve her bir hücrem, şimdi kendi kanım sayesinde tertemiz oksijenle tazeleniyor, iyileşiyor.

Düşünceler gelip geçse de zihnimden, onları sadece izliyorum hiç direnmeden

Ben direnmedikçe, ben sadece izledikçe onlarda gidiveriyor kendiliğinden

Ve yeniden başlıyorum kaldığım yerden.

Alıyorum 2 3 4  veriyorum 2 3 4 5 6 7 8

 

Tüm düşüncelerden uzaklaştıkça, zihnim susuyor.

Bu boşluk anlarını çok seviyorum.

Çünkü zihnim sustukça, kalbimin sesini işitiyorum.

Bu anlar, zihnimi dinlendirirken, bana telaş etmeden seyretmeyi de öğretir.

Şu anda yaptığım; giderek bu seyir anlarını, meditasyon yapmadığım anlara da yaymak için bir pratiktir. Hayatımın her anında, olanı olduğu gibi, seyir edebilmek içindir. Ve bu sakin nefes alış verişler, bütünü seyre dalabilmem içindir.

Çünkü seyretmeyi öğrenmemle başlar herşey. Yorumsuz seyir halim, şifamın başlangıcıdır. Yorumsuz seyir halim, kurban olmaktan özgürleştiğim , artık tanık olduğum haldir. Seyir; boşluğun hafifliğini yaşadığım yerdir. Seyir; huzurdur. Seyir; elimden geleni zarifçe yaptıktan sonra, olanı olduğu gibi kabul ettiğim andır. Ve seyir , yüksek zekaya, kusursuz varoluşa, huzurla bıraktıklarımdır.

Şimdi nefes alış verişlerimi keyifle seyrederken, tüm organlarım sevgiyle titreşiyor

Burnumdan çektiğim tertemiz oksijenin, tüm vücudumu dolaştığını ve beni şifalandırdığını düşünüyorum sadece.

Bunu huzurla seyrediyorum, fark ediyorum, yaşıyorum ve tadını çıkarıyorum.

Hücrelerim sevgiyle, ahenkle ve birbirleriyle uyum içinde titreşiyor.

Çünkü hepsi birbirlerini seviyor. Ve bende onları.

Varlığım; ruhum ve bedenimle daima uyum içinde.

Zihnim açık ve dingin.

Ben her zaman ya göründüğüm gibiyim, ya da olduğum gibi görünüyorum.

Kalbimden geçenlerle, düşüncelerim bir.

Şeffaf ve dengedeyim

Duygularımı bastırmak yerine, onları sakince ve sevgiyle ifade ediyorum. Olabildiğince…

Beni yoran düşüncelerden arındıkça, adeta içim yıkanıyor, hücrelerim yenileniyor.

DNA m dönüşüyor, bunu hissediyorum.

Seçimlerimi onaylıyorum. Kendimi olduğum gibi kabul edip sevdikçe, herkesi ve herşeyi olduğu gibi kabul edip seviyorum.

Ben neysem O’yum. Kendimi olduğum gibi seviyorum.

Kendimi ve başkalarını yargılamadıkça, yargılandığım senaryolar da yaşamıyorum.

İstediğim zaman “evet”, istediğim zaman “hayır” diyebildiğim bir hayatı yaşıyorum.

Ben sadece kendi fikirlerimden sorumluyum, kimseyi kontrol etme ihtiyacı hissetmiyorum, bu nedenle kimsenin beni kontrol etmesini gerektiren bir senaryo yaşamıyorum.

Haklı olma ihtiyacı duymadığım, kimseyi de haksız kılma ihtiyacı duymadığım bir hayatı yaşıyorum.

Ben haklı olmayı değil, huzurlu olmayı seçiyorum.

 

Kendimi ve herkesi kolaylıkla affediyorum. Başkalarının benim bir yansımam olduğunun ve incinmelerimin benim bir seçimim olduğunun farkındayım.

Bunun için tüm oyun arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ve onları koşulsuz sevgimle serbest bırakıyorum.

Artık zihnimin yansımalarını değil, özümün yansımalarını görmeyi seçiyorum.

Düşüncemi seyrettikçe, akışta kalmak kolaylaşıyor.

Düşüncemi seyredebilmek, en çok da kaygılı ve endişeli olduğum anlarda işime yarıyor. İşte böyle anlarda, içimdeki özün sesini işitene dek, düşüncemi seyrediyorum. O esnada zihnimde ve bedenimde olanı biteni seyrediyorum. Duygumu seyrediyorum. Sadece seyredip bıraktıkça, benden geçip gitmesine de tanık oluyorum. Endişemi, öfkemi, şaşkınlığımı, incinmemi seyrettikçe, kabulü kolaylaşıyor. Ve kabul ettikçe de, onların sevgiye dönüştüğünü görüyorum.

Kabul etmek için anlaşılmayı ve anlamayı beklemiyorum. Çünkü anlamam benim bakış açımla sınırlıdır. Tıpkı herkesin beni anlayabilmesi de onların bakış açısıyla sınırlı olduğu gibi. Anlama çabasını bırakıyorum. Sadece kabul ediyorum.

Zira; kabul anlamak değildir ki. Kabul; benden ayrı zannettiğimi sadece tekrar kucaklamaktır .

Deneyimlediğim tüm duygularım benim realitem için bir enstrüman. Sevgim, sabrım, kabulum ya da öfkem, üzüntüm ve hayal kırıklıklarım gibi. Hepsini dibine kadar yaşamadıkça, kendimi bilme yolculuğum tamamlanmayacak. Bu yüzden, kalbimden taşan öfkeyi de, tıpkı sevgim gibi kabul ediyorum. Onu da önce seyrediyor, akmasına izin veriyor ve sonra kucaklıyorum. Buna hizmet eden, bütün vefalı oyun arkadaşlarıma gönlümün en derininden  teşekkür ediyorum. Tıpkı sevgimi ve şefkatimi akıtacak yürek ararken de yoluma çıktıkları gibi…Tıpkı sevgimi paylaşmama da hizmet ettikleri gibi… Bütün duygularımı yaşamama vesile oldukları için, birlikte kurup oynadığımız ve oynayacağımız tüm oyunlar için, şimdi, herkese teşekkür ediyorum.

 

Kalbimden her geçen gün daha çok taşan sevgiyi, yoluma çıkan her şeyle paylaşıyorum.

Her yoluma çıkanın hayırlı bir sebebi var ve yoluma çıkmayanın da…

Ve her başıma gelenin bir hikmeti var , ben onu ilk anda göremesem de…

Olan; her şeyden razı oldukça ve seyredebildikçe, acıdan özgürleşiyorum

Ben, özgürleştikçe özümle buluşuyorum.

Kırılmış ve dağılmış sandığım parçalarımı şimdi bir bir topluyor, gönül yuvama tekrar yerleştiriyorum. Her an, yeni bir “ben” inşa edip, oyuna tekrar giriyorum. Her “yeni ben”, bir öncekini minnetle selamlayıp, zarifçe uğurluyor. Her “yeni ben”; daha büyük bir, “eski beni” yolcu ediyor. Giderek ben’ ler küçülüyor.. Ve ben-liğim yok oldukça,  özümün büyüdüğünü görüyorum. İşte o vakit, “özle bir olan” oyunun tadını doyum olmuyor.

 

Her an biraz daha gönül gözüm açılıyor, idrak perdem aralanıyor..
Perde aralandıkça, ışık daha çok sızıyor içeri…

Sevgiyle ve farkında nefeslerimle, parlak ışığın, beni ve bütünü aydınlatan halini seyrediyorum şimdi.

Her gün birkaç dakikalığına, O parlak ışığın içine girip, orada erimeyi çok seviyorum.

 

Sağlığıma, yüksek yaşam enerjime, neşeme, üretkenliğime, farkındalığıma, iç huzuruma, herkesi ve her şeyi bir gören ve bir seven gönül gözüme, barışa ve barışıklığıma ve daima berekete açık zihnime, şükürler olsun.

Exit mobile version