Bugün Özgecan, dün ve yarın adını bilmediğimiz gençler, çocuklar, yaşlılar ve belki bir yakının, belki de sen. Hatta Özgecan’a yapılan aynı zaman diliminde kim bilir, kimlere de yapıldı. Her an, her vakitte vahşetce yapılan cinsel sapıklıklar!
Ve en acısı bu sapıkları toplumun kendisinin yaratması, yetiştirmesi. Nasıl mı?
Çocukluk çağından itibaren cinsellikle ilgili yapılan algı kirliliği, algı yanılsamaları, algı oyunları, algı dayatmaları. Bilerek ve çoğu zamanda saf niyetle bilmeyerek yapılan algı dayatmaları sonucunun taciz ve tecavüz suçuyla sonuçlanması!
Saf niyetle dedim, hangi anne – baba çocuğunun ileride bir sapık olmasını ister. Ama yanlış bilinen yetiştirme tarzı da maalesef bu tür suçlar, suçlular yaratmakta.
Cinsellik tabu olarak görülüp; cinsel gelişim döneminde çocuğa onun yaşına uygun olarak anlatılmayan, öğretilmeyen doğrular ve ayıp, günah diye görülüp hiç anlatılmayan doğrular ve bunun yerine sözlerle davranışlarla yapılan seks günahtır, ayıptır dayatması sebebiyle ortaya çıkan sapkınlıklar. Peki, tüm bunlar neye mi sebep olur?
Cinsel gelişim konusunda gerekli öğretileri alamayan, seksi tabu olarak gören ve bu şekilde büyüyen kişi doğuştan gelen bu dürtüsünü her daim merak eder. Bu merakını cinsel objelerle, porno filmlerini izleyerek, sadece seks üzerine kurulu ilişkiler yaşayarak, genelevlere giderek, sürekli mastürbasyon yaparak, olağan dışı fanteziler kurarak ve bunları gerçekleştirerek gidermeye çalışır. Tüm bunlar yetmeyince cinsel sapkınlıkları daha da artmaya başlar. Ve en sonunda cinsel taciz ve tecavüz suçuna kadar gider.
Bu suçu işleyen, onun bu suçu işlemesine toplum sebep olduğu için elbette hiç bir şekilde masum görülemez, görülmemeli, böyle bir algı uyanmamalı bile. Suçu işleyen onu bu hale getiren toplumdan daha suçludur. Her şeyden önce tecavüz suçunu işlemeden kendindeki bu cinsel sapkınlıkları fark etmediği, farkedip de çözüme gitmediği, kendisini arındırmadığı, düşünme yetisini kullanmadığı için suçludur ve arınma yoluna gitmeyip tecavüz suçunu işleyerek suçlarına en büyük suçunu daha katmıştır. Ve bundan sonrası için elbette insanların oluşturduğu daha doğrusu oluşturamadığı adaletle değil ilahi adalet ile yargılanacaktır.
Gelelim toplumun bundaki suçuna, sorumluluğuna ve sorumsuzluğuna;
Sen, anne baba olarak çocuğunun cinsel gelişim döneminde onun cinsel gelişimi için gereken doğru öğretileri verdin mi, bilmiyor olabilirsin peki öğretileri araştırdın mı?
Ben- sen –biz, cinsellik tabusunu yıkabildik mi? Tabuyu yıkmanın, istediğin her yerde istediğin kişiyle seks yapmak demek olmadığını kavrayabildik mi?
Ben -sen –biz, toplumda yer aldığımız rollere uygun bu konuda düşen görevlerimizi yerine getiriyor muyuz? Eğitimciysen, bu konuda öğrencilerine doğru eğitimi verdin mi?, farkındalığına erdiysen bunu diğerleriyle paylaştın mı?, medyada yer alıyorsan ve bir medya kuruluşu sahibiysen, kanalındaki yayınlara bu konuda gereken önemi verdin mi? İzleyiciysen, seyrettiğin dizilerin bu konuda kötü örnek teşkil ettiğine inandıysan tepki verdin mi? Bu liste uzar gider rollerimize uygun olarak. Ve rollerini bırakıp da insan olduğunu hatırlayıp özüne dönmeye çalıştın mı, cinsellikle ilgili algı dayatmalarını, yanılsamaları farkedip çözüme gittin mi, gidiyor musun?
Ey toplumu oluşturan bizler; şimdi-şu an, suçumuzu kabullenip kendimizi vicdanımızla yargılayıp üzerimize düşen sorumluluğu alma vakti!