Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Vizyoner deneyimlerin dili

”Tamamen görsel bir dil, keşfedilmemiş kayıp bir dildir. Ama, her gece rüyada görülen her şeyin altında yatar. Bu dil, imgeler anlamlı bir şekilde aktığında ortaya çıkar

Farkında olmadığımız, buna rağmen yaşantı ve davranışlarımızı etkileyen bilinçaltımız, çok çeşitli yollarla bilinçüstüne çıkabilir. Bilişsel psikolojideki ”Bilinçaltı” terimi, psikanaliz dilinde ”Bilinçdışı”dır. Aslında her ikisi de, modelleri nedeni ile, birbirlerinden farklılık taşıyabilirler. Bilincimizin yapısı düaldir, çünkü derinde işleyen diğer bir yapı, farklı nicelikler barındırır. Bilinçaltı bastırma ve savunma mekanizması; rüyaların yanısıra, günlük dilde, ayrıca inanç veya batıl inanç biçimlerinde kendisini gösterir. Bilinçdışımız ise, sembolik anlam niteliği taşıyan türden yansıtmalarla, vizyonlarda belirebilir.

Vizyoner deneyimin kaynakları ve nedenleri çok çeşitlidir. Rüyalarımızda, etkileyici olayların ardından, hipnozla, lusid rüyalarla, kabus, uyku felci, şizofreni, trans esnasında, uyanık halde iken dahi aniden ortaya çıkabilen sesli ve görsel vizyonlarla, yorgunluk, uykusuzluk, dua, sesli-sessiz zikir veya şarkının ritmik tekrarı nedeni ile, ilahi kanaldan mesaj alma veya kahinlik yetilerinde, ateşli hastalık ve ölüme yakın deneyimlerde, şamanik-meditatif çalışmalarda, delirium, takınaklı düşünceler, olaysal travmalar, yoğun inanç ve hayal gücü gibi durumlar eşliğinde açığa çıkan vizyonlar olarak belirmektedirler. Bazı kişilerde obsesyona, büyüsel işlem etkilerine maruz kalmak, psişeye ağır gelebilecek olumsuz işlerle uğraşmak da vizyonlara yol açabilir. Yinelenen vizyon algıları ve sesler sıklaşırsa,  bu, bedenin içsel bir bozukluğu düzeltme çabasına girmesinin işareti olarak görülmelidir.

Bu vizyonlar, karanlığı, gizli, yasaklanan, belirsiz veya bilinmeyen her şeyi yansıtabilirler. Hayatın sığlıkları, korkuları, dehşetleri, yaşamın kendisinde var olan darbeler; kazalar, hastalıklar, ölümler, maddi kayıplar, ani ayrılıklar insanda kontrol edilemeyen vizyonları ve halüsinasyonların eşlik ettiği geçici delilik, şizofreni, paranoya veya psikoz biçimlerini ortaya çıkarabilir.

Yetkin bir kişiden yardım alma yolu ile, travma kaynağını bulma girişimlerinde, ilk anılara inişle birlikte; çocukluk korkularının, fantezilerinin kendiliğinden hatırlanması gerçekleşebilir. Eskiden yaşanılan bir evin içinde açılan hayali geçitlerde, bilinçaltı her türlü tehlikenin beklediği ürkütücü labirentleri işaret edebilir. İnsan zihninin mahzenlerinde canavarlarlar biçimlendiğinde, kişi grotesk figürlerin, hiç düşünmediği, hayal edemediği kötülüklerle ilgili işlerin, zamansız olayların, sonsuz ve ilkel karanlığına dalabilir. Bu durum; negatif olarak biçimlendirilmiş bir dünyaya ait nefretlerin, korkunun varolduğu bir boyuta bakış gibidir.

Ezici duygular veya aşırı kaygı hissi, insanlarda bazen bir tür “kozmik yutulma” duygusu halinde kendisini göstermektedir. Kaygının daha da yoğunlaşması, çeşitli tehlikeli yaratıklarla boğuşmayı gerektirir. Kimi insanlarda olgu, yavaş yavaş halüsinasyon durumuna doğru derinleşir. Kimilerinde ise, aydınlık, aşkın vizyonlarla gelen Cennet benzeri manzaralar ve yaşantılar fark edilmektedir.

Aşkın fantastik vizyonlar; birliği deneyimleyenler tarafından görülür. İlahi, göksel mavi kozmik alanları, muhteşem gökkuşağı spektrumlarını, tavus kuşu tasarımlarını, ışıltılı görünümleri içerirler. Bazı vizyonlar son derece ihtişamlıdır. Parlak su damlaları, yarı değerli taşlarla süslenmiş akan kristal formda melekler, arketipik bilge yaşlı bir adam veya periler, muhteşem güzellikte dekore edilmiş büyük sütunlu dev salonlar, berrak göller, renkli-ışıklı yaşam çiçeği formu açılımlarını görebilirler.

Bu karanlıktan uzak vizyonlarda Kutsal; kendisini her şeyin arkasındaki gizli ama tek kaynak olarak sunar. Görüntüler, yanıp sönen auralara, altın ışık çemberlerine dönüşebilir.

Vizyoner; hayallerinde, rüyalarında, meditasyonları ve anlık ilhamlarında, bilinçdışının derinliklerinden imgeler çekmekte, onlara hayal gücünün yardımıyla şekil vermektedir.

Rüyalar ise, bilinçdışından sembolik anlam niteliği taşıyan iç imgeler barındırmaktadırlar. Bu zihinsel görüntüler, kendimizden gizlemeye çalıştığımız, dışlayıp endişe duyduğumuz taraflarımızı tanımamıza yardım eder. Buradaki sembollerin bir kısmı, Jung’un dediği üzere, insanlığın ortak bilinçaltı’na aittir. Bugüne dek tam anlamı ile keşfedilmemiş, geniş, büyüleyici rüyalar alanında; mitolojilerin oluşturduğu sembolleri, imgeleri, figürleri ve olayları bulabilir, bilinçdışının karanlık derinliklerinden ışığa çıkarabiliriz.

Ve son olarak da; alkol, doğal veya sentetik uyuşturucular, psikedelikler, enteojenler, halusinojenler, kimyasal ilaçlar, zihni etkileyen tüm psikoaktifler nedeni ile, çeşitli görsel, bazen hem görsel- hem işitsel vizyoner deneyimler yaşanmaktadır. Bu deneyimler, kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Herkes yaşamı boyu en az bir kaç kez vizyon görmüş olabilir.

Bilinçli Vizyonerler, yüzyıllar boyunca tüm keşif ve deney yollarını aramışlardır. Son zamanlarda, bazı psikoaktif mantarları, meskalin, peyote, salvia divinorum ve DMT gibi görüntü yaratmada rol oynayan araçları vizyoner deneyime katma çabaları, yeniçağ şamanik akımları arasında da yaygınlaşmıştır. Oysa bu, oldukça sisli ve yorucu bir yolun başı olabilir.

Büyük ölçüde zihin büken ve sinir sistemini etkileyen moleküllere sahip bitkilerden oluşan enteojenler  ve kimi psikoaktifler; benzersiz hiper boyutlu görsel matrislere, bir başka deyimle “anahtarlara” sentezlenir. Kilidini açacakları şey, oraya bakanın bilinçaltıdır.

Bu frekanslarda, parazit güçler de pusudadır.  Her şeyin birlik tefekküründen oluştuğunu, bir bilinçaltı deneyiminde  anlamak. Bazen, mistik tecrübelere uzanmak. Bölünmemiş bir evrenle iletişim. Hızlandırılmış ya da yavaşlatılmış bir zaman ülkesine akış. Tüm bu olasılıklar çekici görünse de, toksik enerjiyi bertaraf edemeyen, kişilerin keşif erekleri, zarar görmeleri ile sonuçlanabilir. Kişiler, başka gerçeklikler arasında, farklı mekan ve alemleri deneyimliyormuş gibi algılarken, bilinçaltı dünyalarına girmektedirler.

Bilinçaltı, son derece güçlü, derin ve katmanlı bir yapıya, eşsiz labirentlere, güzellik ve çirkinliklere, korkulara, geleceğe dair düşüncelere, acıya, anılara, görsel birikimlere, hatta izlediğimiz filmlerin sahne, olay ve karakterlerine, yoldan geçip giderken fark etmeden sahip olduğumuz kayıtlara, seslerden, müziklere dek çeşitli arşivlere uzanır, kesinlikle çözümlenmesi güçtür. (Tüm bilinci değiştiren maddeler, etkileri, insan psişesine zararları her yönü ile; ”Karanlığın Mesajı” adlı 3. kitabımda ilginize sunulmuştur)

Şamanlar, yogiler, keşişler, dervişler, sufiler, ermişler veya mistik vizyoner deneyimlere yatkın kimseler; derin meditasyon, çile, halvet ya da zikir yoluyla, kendisi ve Bütün arasındaki kimliğe biçim veren belirli zamansız arketipleri ortaya çıkarabilirler. İlahi kaynağı benimseyerek, birliğin vizyoner deneyimine ulaşabilirler.

Okurken, kelimeler hafızamızdaki görüntüleri nasıl tetiklerse, hayal gücümüz de kelimelerin tanımlayamayacağı dünyalar yaratabilir. Bunlar, tüm sözlü tanımların ötesinde şeylerdir. Rüyalarda olduğu gibi, sembolik bir imge dilinde düşünmeye başlayabilen insan için, dil, artık yeterli bir ifade değildir. Bu arada imgeler, doğrudan bir görü biçimine, sözcüklerin reddedildiği yerlerin görsel izlenimlerine yoğunlaşır.

Aynı zamanda kimliksiz, perspektifsiz, mekansız ve zamansız bir görme biçimi, kelimelerin eşliği olmadan anlamakla eşdeğerdir. Tamamen görsel bir dil, keşfedilmemiş kayıp bir dildir. Ama, her gece rüyada görülen her şeyin altında yatar. Bu dil, imgeler anlamlı bir şekilde aktığında ortaya çıkar.

Vizyonlardan veya rüyalardan elde edilen, kimi zaman, resme, heykele, diğer sanat biçimlerine aktarılan vizyoner deneyim imgeleri, bize kökenlerimizi hatırlatan bir birlik ve çok eski bir dil olmaya devam ediyor.

 

www.facebook.com/okultizmveenerji

www.facebook.com/karanliginmesaji

 

Exit mobile version