Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Yazıklar olsun size verdiğim emeklere!

Ve bir gün her yer insanın içini titreten şu sesle gürledi; belli ki O konuşuyordu. Herkes suspus oldu; derinlerden gelen o sese kulak verdi.

O, bir hayli celallenmiş, şöyle diyordu:

“Şu koca ‘Universe’ neyinize yetmedi de ‘Metaverse’i mi yaratmaya kalkışıyorsunuz siz şimdi?

Tabii, gerçeğini keşfetmek varken, sanalını yaratmak işinize, kolayınıza geliyor; nasıl olsa elinizde teknoloji diye bir şey var, değil mi?

Sanal olan gerçeğine göre hep daha çekici geliyor size; bu sizin en büyük çelişkiniz ama başınızı yakacak, haberiniz yok!

Rahat batıyor; böyle hoppala zıppala işlerle uğraşıyorsunuz. Şimdi kim keşfedecek Evreni mevreni; sanal bir evren yarat, yan gel yat; ooh ne güzel!

Sıkıysa teknolojiyi insanlığın esenliği, huzuru, adalet ve barış için kullansanız ya! 

Ama yemiyor değil mi; doymak bilmeyen arzularınız, hırslarınız buna izin vermiyor.

Size ne diyeyim; Ben ıslah etmeye çalışmaktan yoruldum, siz kargaşadan yorulmadınız! 

Oysa sadece açlık ve savaşları bitirseniz dahi yeterdi; şu anda ne güzel bir dünyada yaşıyor olacaktınız!

Size üzerinde yaşayın diye bu güzel ‘Mavi Gezegen’i verdim, siz ne yaptınız? İçine ettiniz.

Sözde Mars’a gideceksiniz, öyle mi? Hahaha, güleyim bari; siz daha burnunuzun dibindeki Ay’a gidemediniz be!

Bir de teknolojiyi kötüye kullanıyor, güya Ay’a gittiğinizi göstermek için sahte filmler çekip milleti uyutuyorsunuz; utanın, utanın! 

Haydi oradan; sahtekarlar sizi, siz adam olmazsınız. Bir de din adını verdiğiniz sahte bir inanç sistemi yaratmışsınız; milleti bir yandan uyutup bir yandan da kışkırtarak bu dünya neden böyle diyenlerin sonuçta Bana patlamalarına yol açıyorsunuz.

Yazıklar olsun size verdiğim emeklere!

Ancak her şeye rağmen yola gelir ve tövbe edip aynı haltları yemeğe bir son verirseniz size bağrımı açarım yoksa haliniz duman, bilesiniz!

Haydi, şimdi koyun şapkanızı önünüze, düşünün; doğru ve dürüst olun, canımı yiyin!”

Exit mobile version