Arındırılmamış bir zihin örümcek ağlarıyla kaplı bir odaya benzer; orada kıyı köşe bir temizlik yapmadan sağlıklı bir yaşam sürmek olası değildir.
Çoğunuzun bildiği üzere, yanlış inanç kalıplarıyla dolu bir zihin ve zehirli besin artıklarıyla dolu bir beden birbirini olumsuz etkiler; psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklar böyle ortaya çıkar.
Asıl virüsler dış dünyada değil iç dünyamızdadır; bunlara toplum kültürlerinin kafalarımıza çaktığı ‘öğrenilmiş çaresizlikler’ zemin hazırlar; yıkıcı duygular olarak ortaya çıkarlar, bağışıklık sistemimizi zayıflatırlar, doku, organ, salgı bezlerine vs. zarar verirler, zamanla sistemik hastalıklar şeklinde kendilerini belli ederler.
Bu ‘virüsler’ hiçbir şey yapmasalar bile erken yaşlanma, saç dökülmesi, kas kasılmaları, kemik erimesi, diş kaybı, cinsel fonksiyon bozuklukları (erkeklerde isteksizlik, ereksiyon zorluğu ya da erken boşaltma, kadınlarda erken menopoz ya da düzensiz mensturasyon) gibi istenmeyen durumlara yol açarlar.
Sonra da gelsin, tıbbi müdahaleler; kimyasal ilaçlar ve cerrahi operasyonlar…
Söylemimiz şu olmalıdır:
“Zihnini sağlığa kavuştur, bedenin de ona ayak uydursun; birlikte mutlu mesut sağlıklı ve uzun bir ömür sürsünler.”
Tıpkı ikili ilişki ve evliliklerde olması gerektiği gibi…
Sözün özü; dış evlilikten önce sağlıklı bir iç evlilik yapmalıyız ki diğeri de sağlıklı olsun…
