Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Biz seninle çok farklıyız

İki şeyin arasına sıkışıp kalmış olabilirsiniz. Bunlardan ilki her şeyin sizin elinizde olduğu inancıdır ki bu doğru değildir. Birçok şey sizin elinizde değildir. İkincisiyse hiçbir şeyin sizin elinizde olmadığı inancıdır. Bu da doğru değildir. Sizin elinizde olan şeyler vardır.

Daha özgür hissedebileceğiniz yer, hemen her şeyde olduğu gibi iki ucu görebildiğimiz bir orta noktada durabilmektir. Elimizde olmayan ve elimizde olan şeyler vardır.

Önümüze gelen, “bizi ziyaret edebileceğini bilmediğimiz” değildir. Biliriz. Bir gün kapı çalabilir ve o, kapıdan içeri girebilir. Yine de bunun olmamasını dileyerek yaşarız. Ve bir gün olur. Bu süreç iki şekilde deneyimlenir; ya bu ihtimal bizi birçok başka şeye kör hâle getirir ya da o gün gelene kadar olabilecek ne varsa buna alan açılır.
İki türlü insan vardır. Geçmişe bağımlı hâle gelip gelecek kaygısıyla bugünü kaçıranlar veya bugün olanı görüp yarına bugünün bize sağladığı gücü taşıyanlar…

Çok mu şey biliyorum? Aslına bakılırsa bilgime ihtiyaç doğduğu ana kadar ne bildiğimi bilmiyorum. Sonra sesli düşünüyorum. Başkalarının düşünceleri benimkilerine çarpıyor, yenileri doğuyor. Kimi sınırlarını korumaya çalışırken kimi bu sınırları aşma cesareti gösteriyor. Bunları çok önemsemiyorum. Ben hisleri önemsiyorum. Baltanın hangi taşa vurduğu, o taşın altından neyin çıktığı…

Korkularım beni korumaya çalışıyor. Öfkem, zarar vereni etkisiz hâle getirme telâşı içinde… Kalbim, genişlemek istiyor. Nefesim, daha derinlere doğru indikçe, içimi insan olmanın basitliği ve zenginliği dolduruyor.

“Biz seninle çok farklıyız.”
Hakikaten öyleyiz. Başka hikâyelerin kahramanlarıyız ve birbirimize baktığımızda içine doğup, içinde büyüdüğümüz hikâyeyi görüyoruz.

“Biz seninle sandığın kadar farklı değiliz.”
Değiliz. Her ikimizde mutlu son peşindeyiz. Bir son olabileceğini düşünebilecek kadar idealistiz. İyi olanın kazandığı, o iyinin de biz olduğumuz bir son istiyoruz. Ne biz sandığımız kadar iyiyiz ne de hayalini kurduğumuz gibi bir sonda sabitlenip ilerlemekten kendimizi alıkoyabiliriz. Nefes aldığımız müddetçe devam edeceğiz. Bunu kendimize borçluyuz.

Exit mobile version