Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Kabuk aranıyor

Büyükanne ve büyükbaba ve onların anlattığı hikâyeler ile büyüdüm. Onların bildikleri bu toprağın hikâyeleriydi. Ya tasavvuf ya da Şamanizm’e ait hikâyeler. O nedenle bir pergel gibi bir ayağım tasavvufta diğer ayağım alemleri dolaşıyor.

Sizinle bu sefer ailemin anlattığı komik bir hikâye paylaşmak isterim. Kadıncağızın biri yeni evlenmiş, eşinin ailesi ile yaşamaya başlamış. Alışkanlıklarını da bu evde sürdürmeye devam etmiş tabii. Bu alışkanlıkların bir kısmı hane halkı tarafından garipsenmiş. Bu genç kadıncağızın alışkanlıklarından biri de bağırsaklarından gaz çıkışını kontrol etmemesi ve ulu orta bırakmasıymış. Bu durum belirli bir zaman sonra çok can sıkıcı bir hal almış. Öyle ki hane halkı konu üzerinde kafa yormaya başlamış. Günlerden bir gün kayınbabanın aklına bir fikir gelmiş. Bir Cuma günü öğleden sonra yeni gelinini karşısına alıp konuşmaya başlamış. Demiş ki ‘Kızım, bugün cuma çıkışı caminin avlusuna bir adam geldi. Meğerse gaz toplar karşılığında akçe verirmiş. Sende de bundan çokça var. İstersen sen bunları salma, topla. Adam bir daha ki cuma geldiğinde ona satarsın, karşılığında akçe alırsın. Ne ben ne de kocan o akçelere karışmaz. Sen onlarla gönlünün çektiğini alırsın. ‘ Bizim safdil kadın inanmış. Başlamış toplamaya. Bir hafta salmadan sabretmiş bizimki ve ilk cuma gelmiş çatmış. Sabırsızlıkla kayınbabasının cumadan dönmesini beklemiş. Yaşlı adamcağız gelmiş eve. Gelininin onu beklediğini de biliyor bununla birlikte durumdan da memnun tabii. Kızım demiş, ‘Gelmedi adam. Civar köyleri ancak dolaşmıştır. İnşallah bizim köye de haftaya gelir. Sen tutmaya devam et, sakın ha salıverme.’ Hikaye bu ya adam toplamaya hiç gelmemiş. Gelin de toplamaya alıştığından ulu orta salma alışkanlığını bırakmış.

Derler ki, “Bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir.“,  köyü bırakın geniş bir ailemiz bile yok. Çocuklar tek bir bakım veren ile büyüyor. Sonra da garip hikâyeler yaşanıyor. Artık hiç kimse böyle nazik eğitmiyor. Hayat da pek yardımcı olmuyor maalesef. Özellikle pand*miden sonra tamamen yalnızlaştı insan evladı. Toplumda yaşamakta zorlanıyor. Birbirine saygı göstermeyi bilmiyor. Birbirine tahammül etmeyi, saygı ile dinlemeyi, bir diğeri için sadece usulca var olmayı bilmiyor. Bir problemi olduğunda kutu misali evinde yapayalnız. Bir çoğumuz profesyonel destek alıyor. Bununla birlikte insanın icat ettiği bilim iş ruha gelince verimli işlemiyor.

Köyden çıkan insanoğlu derdini anlatmak ve bir topluluğa ait olabilmek için çeşitli inanç gruplarına dahil oldu. Bununla birlikte bu grupların insanı maddi manevi sömürmesi ya da o gruplarda yaşanan kabul edilemez olaylar artık insanı buralardan da uzak durmaya zorluyor. Kavram kargaşası içindeki insan evladı elma ile armudu hep karıştırdığı için (Cennette dişlediklerinin elma olduğundan da şüpheliyiz artık) elmayı aldığı yere armudu koymaya devam ediyor. Sonuç koca bir yalnızlık, kimsesizlik. Çıktığı kabuğu beğenmeyen insan evladı kabuğunu arıyor.

 

Exit mobile version