“İster dindar olun ister herhangi bir dine inanmayın, ama şu soruya cevap vermeniz gerekli: Kısa bir dünya hayatından sonra insan nereye gider?”
Gömüleceğiniz mezarlık ruhunuzu gömemez. Bedeniniz yakılsa bile ruhunuzu yakamaz. Denizin derinliğinde ölseniz bile ruhunuz boğulmaz. Ruh asla ölmez. O ait olduğu yere döner.
“Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra (yaptıklarınızın karşılığını görmek üzere) bize döndürüleceksiniz.” (Ankebut)
“Yapılan araştırmalar ölüme yakın deneyimin safsata olmadığını kanıtlayabilir.”
Psikiyatri Profesörü Bruce Greyson ölüme yakın deneyimleri analiz etmiş ve bazı bileşenlerine ayırmıştır.
- Bilişsel Bileşen: Zamansızlık, düşüncelerin hızlanması, yaşamı gözden geçirme
- Duygusal Bileşen: Mutluluk, sevinç, kozmik birlik, ışık deneyimi
- Paranormal Bileşen: Duvarlardan geçebilme, telepati, beden dışı deneyim
- Aşkın Bileşen: Dünyasal olmayan varlıklar, ruhlar, yerler
Ölüme yakın deneyimin aşamaları
Her ÖYD eşsizdir, fakat genel olarak aşağıdaki durumlar yaşanır:
- Bedenin Dışına Çıkma: “Beni diriltmelerini izledim! Vücudum orada yatağın üzerinde uzanmış yatıyordu; herkes onun etrafında duruyordu.”
- Tünel: “Karanlık, siyah bir boşluktan süper bir hızla çekildim. Bunu bir tünele benzetebiliriz sanırım. Eğlence parkında hız trenine binmek gibiydi!”
- Rehberler ve Koruyucu Melekler Tarafından Rehberlik: “Etrafımda bazı varlıkların olduğu hissine kapıldım. Hareket ediyorlardı; sanki beni koruyorlardı…Ama hiç kimseyi göremiyordum.”
- Işık Tarafından Karşılanma veya Işık Varlığı Tarafından Çevrelenme: “Kocaman, parlak, beyaz bir ışık tarafından çevrelendim. Sonra o ışık bir silüet şeklini aldı.”
- Derin Bir Mutluluk ve Huzur Hissi: “Şu an bile bu duyguları anlatacak sözcük bulamıyorum. Büyük bir mutluluk, huşu ve neşe hissettim.”
- Muhteşem Bir Çevre Görüntüsü: “Çiçeklerle dolu tarlalar vardı ve tam sağımda güzel bir yol gördüm. Ağaçlar yarısına kadar beyaza boyanmıştı ve beyaz bir çit vardı. Çok güzeldi! Atlar ağaçların arasında özgürce dolaşıyordu.”
- Işıklar Şehri: “Aniden muazzam bir ışık patlaması oldu. Uzakta bir şehir gördüm. Bu bir uçağın camından dışarı baktığınızda göreceğiniz türden bir manzaraydı.”
- Evrensel Bilgeliğe Erişim: “Tüm acılarım gitmişti. Biyolojik hayatıma olan ilgimi ve bağlılığımı kaybetmiştim. Benim ilk izlenimim tam bir sürprizdi. Böyle bir ortamda nasıl var olabilir; nasıl algılayabilir ve düşünebilirdim? Bedenim yokken bunu nasıl yapabilirdim?”
- Öğrenmeye Duyulan Açlık: “Amacım ve hayata bakış açım o andan itibaren değişti. Kitaplar en yakın arkadaşlarım oldu. Kendimi üniversite kampüsünde buldum. Okuluma geri döndüm.”
- Artan Entelektüel Yetenekler: “Yaşamı ve ölümü; her türlü korkunun en derinlerindeki bilgileri algıladım. Sanki zihnim genişledi. O andan itibaren artık her şeyin daha derinini görmeye başladım.”
- Gelişkin Bir Öz Kimlik Duygusu: “Bunu açıklaması zor. Ben kocamın eşi değildim. Çocuklarımın annesi değildim. Annemin-babamın çocuğu değildim. Ben sadece bendim!”
- Kozmik Bütünün Parçası Gibi Hissetme: “İçimde, ruhumun derinlerinde bir şeyin canlandığını hissettim. Yüksek bir güç bana bilgi, anlayış ve birliğin bilincini aşıladı.”
- Değişen Zaman Algısı: “Sanki zaman durmuştu. Zaman yok olmuştu!”
- Değişen Yerçekimi Algısı: “Yukarıda süzüldüğümü fark ettim. Uçuyordum! Yerçekiminden azadeydim.”
- Olağanüstü Hız İzlenimi: “Işık hızı olabilir veya muhtemelen daha da hızlı olabilir. Gittiğinizin farkındasınız; çok hızlı ve çok büyük mesafeleri saniyenin yüzde birinde katediyorsunuz.”
- Bedenin Ağırlığından Azade Olma: “Kuş gibi hafiftim. Ağrılarımdan ve tüm sıkıntılarımdan kurtulmuştum.”
- Ölmüş Tanıdıklar ile Görüşme: “Bedenimden dışarı çıktığım an birinin benim yanıma durduğunu fark ettim. Bu arkadaşımdı; iki yıl önce öldürülen arkadaşımdı!”
- Hayatın Film Şeridi Gibi Geçmesi: “Hayatımın başından beri yaşadığım her şeyi gördüm. En ince ayrıntısına kadar… Yaptığım tüm iyilik ve kötülükleri gördüm.”
- Son Karar: “O ışık varlık bana ‘artık karar senin, böyle olmasına gerek yok. Değişebilirsin,’ dedi. ‘Değişmelisin!’ dedi.”
- Bedeninin Son Durumunu Dışarıdan Görme: “Beni bir makineye bağlıyorlardı. Bu makine başımın arkasındaydı. Ve şöyle düşündüm: ‘Bana yaşam hakkımı geri verdiler.’
- Yaşayan Yakınlarının ve Çevresindekilerin Sesini Duyma: “Benimle ilgilenen radyoloğun telefon ile konuştuğunu duydum. Şöyle diyordu: ‘Dr. James, hastanız öldü!’ Ölmediğimi biliyordum. Hareket etmeye çalıştım ama yapamadım.”
- Dokunma ve Koku Hissi: Doktorlar kalp atışlarımı geri getirmek için göğsüme sertçe vuruyorlardı. ‘Beni rahat bırakın! Tek istediğim yalnız kalmak. Bana vurmayı bırakın!’ diye bağırdım. Ama beni duymadılar. Ellerimle onların ellerini itmeye çalıştım. Ellerine dokunduğumu hissettim ama itmeyi başaramadım. Ayrıca göğsümdeki acıyı da hissettim.”
- Sınırlanma Hissi: “Geri dönmek istemiyordum ama başka seçeneğim yoktu. O tarifsiz mutluluk, sevgi ve hafiflik yok olmuştu.”
- Hayata Dönüş (seçime bağlı/seçime bağlı olmayan): “Ölmüş amcamı gördüm. Bana dönmem gerektiğini söyledi. Fakat ben istemiyordum. Başka şansımın olmadığını ve dönmem gerektiğini tekrarladı.”
- Fiziksel Bedenini Hissetme: “Tünelden hızlıca çekildim ta ki bedenime geri dönene kadar… Sonunda dönmüştüm. Tüm acılarım yine geri gelmişti!”
Bu durumlardan biri, birkaçı hatta hepsi yaşanabilir ama istisnasız en yaygın yaşanan %81’lik bir oranla beden dışı deneyimler’dir. Bu deneyimler ise bilimsel olarak açıklanabilmektedir. Yani kişiler beyin işlevlerini kaybetmelerine rağmen sonradan doğru olduğu ispatlanan şeyleri algılayabilmektedirler. Bir diğer yaygın durum ise parlak bir ışık görme ve gelişmiş zihinsel işlevler olmaktadır. “Parlak bir ışık gördüm ve ona doğru çekildim,” “Bu ışığı tünelin ucunda gördüm,” “Işığın içinde bir varlık belirdi,” şeklinde cümleler en sık rastlananlardır. Duvarın ötesini görebilme, içinden geçebilme ve hatta zihin okuma ile etrafındakilerin onun hakkında ne düşündüğünü bile en ince ayrıntısına kadar aktaran kişiler olmuştur.
Hollandalı kardiyolog Pim van Lommel, hastaneye kalp krizi ile gelen ve bir hafta boyunca komada kalan bir hastasının ameliyat sırasında bedenine yapılan tüm işlemleri doğru bir şekilde aktardığını ifade etti. Hatta takma dişlerini çıkaran hemşirenin kim olduğunu ve onları hangi çekmeceye koyduğunu bile doğru aktarmıştı.
Kişisel ve manevi değişimler
Öte yandan ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler hem manevi hem de karakteristik açıdan bazı değişimler geçiriyorlar. Özellikle değer yargıları neredeyse tamamen değişiyor. Örneğin, ölüme hakkındaki düşünceleri, yaşamın anlamı, insanın amacı vb… Bu insanlar daha fazla ruhani olana yönleniyor ve o deneyimi yaşayana dek yaptıkları tüm davranışları sorguluyorlar. Maneviyat, sevgi, bağlılık duyguları artarken; açgözlülük, öfke ve rekabet dürtüleri azalıyor. Ayrıca bu deneyimleri yaşayanlar normal hayatlarına döndüklerinde bazı psişik yeteneklerinin de ortaya çıktığını ifade ediyorlar. Örneğin, duyu dışı algılama, telepati, şifacılık gibi.
ÖYD’leri açıklamaya yönelik modellemeler
Bilim adamları ÖYD’nin nasıl çalıştığını açıklamak için bazı modeller geliştirdiler. Bunlardan bazıları:
- Bu deneyimi yaşama beklentisinin bunları üretebileceği
- Doğum travmalarının yeniden gün yüzüne çıkabildiği
- Duyarsızlaşma (psikolojik bir bozukluk) tarafından üretilebileceği
Ancak bu modellemelere karşın bu deneyimleri yaşayan insanlar ölümle ilgili beklentileri çoğunlukla ihlal ediyor, nadiren doğum travmalarının özelliklerini gösteriyor ve büyük çoğunluğu psikolojik olarak sağlıklı durumda.
ÖYD’lerin materyalist bir zihin modeliyle açıklanamamasının en temel nedeni, ÖYD sırasında zihinsel karmaşıklığın, hafızanın ve canlılığın artması buna karşın beyin aktivitelerinin ise ciddi şekilde bozulması, hatta hiç olmamasıdır. Başka bir deyişle bu deneyimler bilinçli zihnin olmadığı durumlarda gerçekleşmektedir. Bu konuda en sağlam iki örnek: Anestezi ve kalp durmasıdır. Virginia Üniversitesi’nin incelediği ÖYD vakalarının yaklaşık %23’ü genel anestezi altında meydana gelmiştir. Genel anestezi bilinçli deneyim için gerekli tüm nörolojik fonksiyonları devre dışı bıraksa da diğer ÖYD’lerle aynı özellikleri taşımakta. Yaklaşık 10 ila 20 saniye sonra beyin aktivitesi tamamen durduğunda, ÖYD’lerin önemli bir yüzdesi kişi klinik olarak ölüyken meydana gelmektedir.
Bilinç, sadece beyin aktivitesine bağlıysa, o zaman bu deneyimlerin imkânsız olması gerekir. Ancak yine de meydana gelmektedirler. Bu nedenle Virginia Üniversitesi’ndeki ÖYD araştırmacıları, bu fenomenlere ilişkin dikkatli çalışmaların, insan zihninin doğası ve ölümden sonra ona ne olacağı hakkındaki bilimsel, felsefi ve dini tartışmalara ışık tutabileceğini savunuyorlar. Bilincin, beyinden bağımsız çalışabildiğini ve dolayısıyla ölümden sonra da yok olmayacağını hatta bilimsel deneylerin bunu kanıtlayabileceği gerçeğini göz ardı etmemek gerekli.
Ölüme yakın deneyim hikayesini doğrulamanın üç yolu
Hastaların klinik ölüm geçirdikten sonra fiziksel hayata döndükleri bazı vakalarda, klinik ölüm sırasında (beyin fonksiyonlarının olmamasına rağmen) bilinçlerini koruduklarını bildirmişlerdir. Bu klinik ölüm genellikle hastane ortamında profesyonel tıbbi gözetim altında gerçekleştiğinden, bu ölüme yakın deneyimlerin binlercesi bilimsel çalışma için yeterince iyi belgelenmiştir.
Ölüme yakın bir deneyimin fiziksel ötesi doğasını doğrulamanın üç yolu vardır:
- Gerçeğe uygun olarak rapor edilen veriler
- Özellikle görme engellilerin görsel algıları
- Vefat eden bireylere ilişkin kişisel bilgiler
Bu tür kanıtların her biri olaydan sonra bağımsız araştırmacılar tarafından doğrulanabilir ve hepsinin yalnızca fizyolojik teorilerle (halüsinasyonlar, anoksi, narkotikler vb.) açıklanması son derece zor gözükmektedir.
Bu üç yoldan en net kanıtı sunan ise doğuştan görme engeli olan bazı hastaların, klinik ölüm sırasındaki deneyimlerine ilişkin görsel verileri doğru bir şekilde rapor etmeleridir. Psikiyatrist Brian Weiss, görme engelli bir hastasının hikâyesini şöyle anlatıyor:
“Bayan X, psikiyatri bölümünün başkanı olduğum hastanede kaldığında bir kalp krizi geçirdi. Canlandırma ekibi onu hayata döndürmeye çalışırken bilinci tamamen kapalıydı. Daha sonra geri döndüğünde, vücudunun dışına çıktığını ve pencerenin yanında durarak, bedenine yapılanları izlediğini söyledi. Hatta göğsüne vurulduğunu ve ciğerlerine hava pompalandığını hiçbir acı duymadan gözlemlediğini de ifade etti. Canlandırma sırasında bir doktorun cebinden bir kalem düştüğünü bile görmüştü. Bunların hepsi teyit edildi.”
Bazı ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler duvarların içinden geçip akrabalarını ve arkadaşlarını gördükleri bekleme odasına gitmek de dahil olmak üzere bazı olağanüstü durumlar yaşamaktadırlar. Bir hasta, hastanenin bekleme odasında kayınbiraderinin bir iş arkadaşıyla çok aşağılayıcı bir şekilde konuştuğuna kulak misafiri olmuş, bundan daha sonra ona da bahsetmişti.
Ölüme yakın deneyimler sırasında sıklıkla ruh bedeni terk eder ancak hemen spatyoma gitmez. Bunun yerine bedeninin bir şekilde çevresinde kalır. Spiritüalist anlayışa göre perispri denilen görünmez, eterik bir kordon ile bedenine halen bağlıdır. Bu kordon koptuğunda ölüm gerçekleşir. Bu sırada ruh bedeninin kısıtından kurtulduğu için olağandışı gibi gözüken duvardan geçme, telepati vb… durumlar yaşanır.
Bazı ölüme yakın deneyim hikayeleri
Kilimanjaro’nun Karlarının İlhamı
Birinci Dünya Savaşı’nda patlayan bir top mermisi nedeniyle ağır yaralanan genç Ernest Hemingway, evine yazdığı bir mektupta şunları ifade etti:
“Ölmek çok basit bir şey. Ölümü gördüm ve gerçekten biliyorum. Eğer ölseydim bu benim için kolay olurdu. Yaptığım en kolay şeydi.”
Yıllar sonra Hemingway kendi deneyimini (ruhun bedenden ayrılması, uçması ve sonra geri dönmesi) felaketle sonuçlanan bir Afrika safarisini konu alan ünlü kısa öyküsü “Kilimanjaro’nun Karları” için uyarlayacaktı. Öykü, klasik ölüme yakın deneyimin neredeyse tüm unsurlarını içermektedir: Karanlık, acının sona ermesi, ışığa çıkma ve ardından gelen huzur hissi.
Bir Çocuk Akrabalarıyla Buluşuyor
Çocukluğunda ÖYD yaşayan bir adam, ölü akrabalarıyla tanışma deneyimini şöyle ifade etmiştir:
“Orada bazı varlıklar vardı. Bazı hanımlar vardı… O zamanlar onları tanımıyordum… O kadar sevgi dolu ve harikalardı ki, geri dönmek istemedim… Yetişkin olana kadar onların hiçbir fotoğrafını görmedim, ama sonra ‘Ah, evet’ dedim… Onlar, ben doğmadan yıllar önce ölen büyük büyükannelerimdi.”
Pam Reynolds Lowery Vakası
Pam Reynolds Lowery (1956-2010) Amerikalı şarkıcı-söz yazarıydı. 1991 yılında 35 yaşındayken Phoenix, Arizona’daki Barrow Nöroloji Enstitüsü’nde Robert F. Spetzler tarafından gerçekleştirilen beyin ameliyatı sırasında ölüme yakın deneyim (ÖYD) yaşadığını belirtti. Reynolds tüm operasyon boyunca yakın tıbbi gözetim altındaydı. Ameliyatın bir bölümünde beyin dalgası aktivitesi yoktu ve beyninde kan akışı yoktu, bu da onu klinik olarak ölü hale getirdi. İşlem sırasında tıbbi personelin doğru olduğunu bildirdiği birkaç deneyim yaşadı.
Reynolds, ameliyat sırasında ameliyathanenin üzerinde süzüldü ve kendi ameliyatını izledi. Reynolds, bu süre zarfında kendisini normalden daha bilinçli hissettiğini ve görüşünün normal görüşe göre daha odaklı ve net olduğunu ifade etti. Cerrahi testereyi gördüğünü ancak bunun elektrikli bir diş fırçasına benzediğini söyledi. Bu doğruydu. Beyin fonksiyonlarını izlemek için kulaklarında saniyede birçok kez yüksek bir şekilde tıklama sesi çıkaran kulaklık olmasına rağmen ameliyathane personeli arasındaki konuşmaları bile duymuştu.
KAYNAKLAR:
https://www.magiscenter.com/blog/credible-near-death-experience-stories
https://www.scientificamerican.com/article/what-near-death-experiences-reveal-about-the-brain/
https://en.wikipedia.org/wiki/Pam_Reynolds_case
https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fpsyg.2023.1048929/full
On The Other Side of Life- Evelyn Elsaesser Valarino