Alışılagelmişin dışında bir söylem ortaya atıldığında buna cevap olarak “evet ama insanların çoğu bunu kabul etmez,” gibi bir cümle yazar birileri; bunu sıkça görmüşsünüzdür.
Ne yazık ki bizi hep bu evet amalar mahvetmiştir; gelişimimizin, ilerlememizin önünü kesmiştir.
Bu aslında o söylemi kabul eden, onaylayan ancak -toplumun genelini savunurcasına bilinçsizce- yazılmış bir cümledir; o kişiler aslında kaş yapayım derken göz çıkardığının, konuyu baltaladığının farkında değildir.
İçinde ‘ama, fakat, lakin’ geçen her cümle, baştaki ifadeyi beyinlerden siler; onca emeği çöpe atar. Eğer bunu yapıyorsanız, aslında hiçbir işe yaramayan, gereksiz bir şey yapıyor, konuya destek yerine köstek oluyor, farkında olmadan zamanınızı buna harcıyorsunuz demektir.
Kısacası, ama fakat lakinler baltalama kelimeleridir; onların yerine “bununla birlikte…,” derseniz konuya destek olmuş olursunuz.
Zaten alışılmışın dışında bir söylemi ortaya atan -benim gibi- kişiler toplumun çoğuna hitap etmek için yapmaz bunu; onlara ‘toplumun azı’ da yetiyordur.
Adı üzerinde, alışılmışın dışında olan bir söylem genele değil özele hitap eder yani bunu sosyolojik bir tahlile çevirmek gereksizdir.
Ha, “toplumun geneli,” denilenlerin içinde bu söylemi “evet ya; neden olmasın?” diye sorgulayan ve sabit fikirlerini değiştiren birileri olursa ne ala, onlar da kazanç olur.
Burada amaç birilerinin kulağına su kaçırmaktır; herkesi kazanmak gibi bir amaç yoktur çünkü ben ve benim gibi insanlar kurtarıcı değil sadece hatırlatıcıdır.
Kurtarıcılığa soyunmaya kalkışmak da haşa, kimsenin haddi değildir…