İnsanı yoldan çıkaran, canavarlaştıran yıkıcı duyguların temelinde korku yatar.
İlk korkuyu doğum anında yaşarız yani o bilinçaltımıza işlemiştir, dünyaya öyle geliriz.
Evet, çoğunuz ölümden korktuğunu zannediyor değil mi? Hayır, tam tersine, bizler aslında -bilmeden- doğumdan korkarız.
Bu ‘dünyaya düşme’ korkusudur; düşünsenize, loş bir ortamda, koruyucu bir sıvının içinde, bir elin yağda, bir elin balda güvenli bir şekilde yaşarken birden neresi olduğunu bilmediğin kuru ve ışıklı ortama geliyorsun, daha doğrusu ‘çekip alınıyorsun’ ve orası güvenli mi değil mi bilmiyorsun…
Suda doğum yapmak, bebeğe ortam değişikliğini hissettirmeyeceği için daha sağlıklıdır; bu anlayış halk arasında yayılsa, devletler bu tür bir doğumun koşullarını hazırlasa eminim ileriki yaşlarda ortaya çıkan şiddet eğilimi biterdi çünkü şiddeti doğuran da korkudur.
Bir de şu var ki o da korkuyu tetikler; insan iki ayak üzerinde duran bir varlık ve anne rahmi aşağıya doğru ve ağzı açık yani bebek bir yandan da düşmemek için çabalar.
Bizler 1,5 yaşına kadar bu -bilinçsiz- korkuyla yaşarız; bilincimiz açılmaya başlayıp çevremizdekileri algılamaya başlayınca da onlardan bize geçenleri sahipleniriz yani hazır alt yapının üzerine kat çıkarız.
Bu süreçte ilk gördüklerimiz ebeveynlerimizdir; onların -zihinlerinin eseri olan- yaşadıkları korkular bize geçer.
Bu durumda sürekli işsizlikten, parasızlıktan ya da dünyanın olumsuzluklarından yakınan bir ebeveynin çocuğu sizce ilerde nasıl biri olur, varın siz düşünün…
Bence doğum korkusunu aşmadan diğer korkuları aşacağını zannetmek fazla iyimserliktir ki bu konuya bunca emek harcanmasına rağmen çoğu kişinin hala korkularıyla yaşıyor olması bunu kanıtlıyor.
Bir de bu iş neden çözülemiyor, biliyor musunuz? Entelektüel spiritüeller sürekli korkuları sevgiye dönüştürmekten söz eder ve siz de sevginin karşılığının sevgi olduğunu zanneder ve çabalar durursunuz. Oysa değil; korkunun karşılığı cesarettir; bunu bilmediğiniz için çuvallıyorsunuz.
Artık formülü biliyorsunuz; artık problemlerinizi çözebilirsiniz. Ha yok, tek başınıza çözemiyorsanız, gelin birlikte çözelim.
Herkese korkusuz bir ömür dilerim…