Bir gülümseyişe ne kadar çok şey sığdırabilir insan? Geçmişini sağdırabilir. Geleceğini sığdırabilir. Bugününü sığdırabilir. Neler hissettiğini, neyin onu ürküttüğünü, içinde ne gibi umutlar taşıdığını, nelere bir türlü alışamadığını, neyden vazgeçmediğini, neye karşı hâlâ içinde bir heyecan duyabildiğini, neyle vakit kaybetmek istemediğini, neyin onun için değerli olduğunu, neyin eskisi kadar değer taşımadığını, neyi hâlâ anlamadığını, neyi artık daha iyi anladığını, neyi fazla kaçırdığını, neyin eksik kaldığını, nerede yenilgiyi kabul ettiğini, neyi direttiğini, ne için daha erken olduğunu, neye geç kaldığını, neyin vaktinin gelmiş olduğunu…
Bir gülümseyişe, bir bakışa, dudağındaki titremeye, nefesinin sesine ne kadar çok şey sığdırabilir insan?
Bir bavula her şeyinizi sığdırabilirsiniz. Hayallerinizi, hayal kırıklıklarınızı, kabul ettiklerinizi, kabul edemediklerinizi, geride bırakışınızı, yeniden başlayışınızı, canlılığınızı, kalbinizin atışını, içinizin sıcaklığını, dilinizdeki tarçınlı akide şekerini, sessizliğinizi, sesinizi, nefesinizi, hareketinizi, durup bekleyişlerinizi, yola çıkışlarınızı, dönüp gelişlerinizi, bir daha gitmem deyişlerinizi, yine gidişlerinizi…
Ya da gülümseyişinize sığdırırsınız hepsini, bırakırsınız bavulu, kendinizi alırsınız yanına, olmanız bekleneni bırakırsınız geride ve bakarsınız ki bu kadarı, tüm ihtiyacınız olanı, yürürsünüz. Her şey de sizinle yürür. Birlikte büyürsünüz.
Bugün ne kadar daha büyüdünüz?