Depresyon, kaygı bozukluklarını aşamayan insanların içine düştüğü bir durumdur; bir anlamda, çorap söküğü gibi işleyen bir sürecin son dönemecidir.
Kaygı bozukluğu, gelecek endişesi taşıyan insanların içine düştüğü bir boşluktur. Kaygı bir duygu bile değildir; zihnin oynadığı bir düşünsel süreçtir.
Kaygı, korkunun geleceğe yönelik versiyonudur; aslında gelecek bir şey olmadığı için de bir yanılsamadır.
Korku da öyle; geçmişin kurcalanmasıyla artan bir zihin oyunudur. Sonuçta bir yanılsamadır.
Gelecekten kastedilen şey, ‘şimdiden bir adım ötesi’dir; şimdiden başlayan bir süreçtir gelecek.
İnsan geçmişini çok fazla sorgulama eğiliminde olan bir varlık olduğu için korkuları daha fazla, çeşitli ve yoğundur. Korkular derinde olduğu için de bulup çıkartılmaları zaman alabilir.
Kaygı bozukluğu, korkuları aşmaya oranla çok daha çabuk çözülebilen bir durumdur.
Bütün bunlardan yola çıkarak şu da söylenebilir:
Depresyon, bazı insanların tutunduğu bir durumdur; adeta sürekli kendinden kaçan, kendiyle yüzleşmekte çekinen kişilerin sığındığı bir limandır.
Sözün özü; kimsenin bu durumu yaratmaya hakkı olmadığı gibi böyle bir bahaneye tutunma lüksü de yoktur…