Vakit zaman Kasım ayına geldiğinde Güneş’imiz Akrep Burcu’nun derin ve karanlık sularını aydınlatır. Akrep Burcu Mevsimsel Zodyak’ta kışın bir tık öncesini anlatır. Güneş’in feri söner artık bizi ısıtmaz olur. Yaprakların sararıp döküldüğü ağaçların çıplak kaldığı doğanın derin bir sessizliğe bürünüp artık yaşamın gerçekliğine karşı savunmasız olduğumuzu anladığımız zamandır. Nedir bu gerçeklik derseniz ölümdür. Ölümü bir yok oluş olarak değil bir dönüşüm bir ilerleyiş ya da form değiştirme olarak algılamaya başladığımız zaman ölüme bakış açımız değişir o duygunun verdiği hüzün gerçekliğinden kaçamayız belki ama aslında hiçbir şeyin yok olmadığını fark ettiğimiz zaman onu değerlendirme ve hissetme şeklimiz değişir. Ölümün soğuk gerçekliğini inkar edemeyiz ama sonsuza kadar da yaşayamayacağımızı da içten içe biliriz. Nitekim doğa ölmez bir süreliğine canlılığını yitiriyormuş gibi algılasak da yer altında ilkbahar için çatlayacak olan tohumlar hali hazırda bekliyordur vakit zaman tamam olduğu zaman tekrar yeşerecektir.
Akrep Burcu’nu Mars ve Plüton yönetir hayatta kalma savaşı olarak Mars hayatta kalmaya çalışırken dönüşüm mücadelemizi de Plüton anlatır. Plüton yer altı kralı Hades’tir. Nasıl ki mitolojisinde güzeller güzeli Persephone’ye (içimizdeki saf ve masum çocuk) aşık olur ve onu yer altına kaçırıyorsa Akrep Burcu’nun da hayatımızdaki enerjisi böyle çalışır. Hayatı her daim saf ve masum çocuk bilinciyle aslında şımarıklıkla yaşayamayacağımızı belli bir yaştan sonra büyüyüp yetişkin birey olmamız gerektiğini, hiç birşeye gereğinden fazla tutunmamız gerektiğini, çocukça korkularımızdan arınmamız gerektiğini, bunun için ise içimizdeki nefsani taraflarımızın, bilinçaltımızın karanlık dehlizleriyle yüzleşmemiz gerektiğini anlatır. Bunun anlamı içimizdeki çocuğu öldürmek değil yeri ve zamanı geldiği zaman yetişkin gibi davranabilmektir. Mars Koç ve Akrep Burcu’nu yönetir her ne kadar agresyon gezegeni olarak tanımlansa da bu en düşük en alt kullandığımız şeklidir. En üst makamında Mars şövalyedir, askerdir, er meydanına çıkacak cesareti gösterendir, mücadele edendir, inandığı ahlaki ilkeler için sonuna kadar savaşan bir kahraman ve bu uğurda can vermekten korkmayandır. Akrep Burcu’ndaki Mars ise kendi içindeki öz’ü-hakikatini açığa çıkarmak için kendi iç dünyasının karanlığıyla savaşandır. İçimizdeki Mars hayata karşı eylemsel savunma mekanizmamızdır, verdiğimiz kararların niteliği ve bunu uygulama şeklimizdir. Nasıl ki hayatta bazı şeylerle mücadele ederken her şeye gücümüz yetmez Mars’ın yarısı külli irade yarısı cüz-i iradedir. Kızıl gezegen olması bakımından toprağında en çok demir vardır demir kanımızdır canla başla mücadele ettiğimiz her alanda Marsımız aktiftir.
Akrep Burcu dönüşüm burcudur, simyacıdır. Krizlerle beslenir çünkü krizleri yönetebilme kabiliyeti vardır sürekli kriz çıkarır anlamında değil genellikle sorunlu durumlarla uğraşmak zorunda kaldığı içindir. Su (duygu-hissetme) grubunun katı formu olup (buz) inandığı ve bildiği doğrularından ödün vermek istemeyendir bu yüzden niteliği sabittir. Buzdan gelen ketumluk sabır özelliğini aktif eder bu da dayanıklılığa dönüşür. Dişildir çünkü aldığı etkiye tepki verir. Mizacı soğuk ve nemli olup soğukluğuyla duyguları büzüştürerek içine alır hapseder nemli özelliğiyle ise hissettiklerini empati yaparak duygusal anlayışına dahil eder bütün su gruplarının ortak özelliği bu olsa da Akrep suyun katı formu olduğu için bazen en nefsani algıda empatiyi kendinden yana da kullanabilir. Akrep Burcu bilinmeyene, görünenin arkasındaki güce, anlaşılmayanı anlamaya iştah duyar. Hayatımızda Akrep Burcu dönemini yaşadığımızda aslında ilişkilerde başarısız olduğumuz döneme denk gelir duygusal enerjimizi dönüştürme dönemine girmişiz demektir. Dünyevi olarak borçlar, geri dönüşüm alanları, yer altı kaynakları, finans, başkalarının kaynakları, iş birliği yapılan konular, yasaklar, tabular, kayıplar, mafya, düşmanlar, cerrahi durumlar, atıklar, kirli sular, harap olmuş yerler hep Akrep Burcu ile temsil edilir. İç dünyamızda ise bilinçaltımız, korkularımız, karanlık yönlerimiz, tabularımız, takıntılar, kuruntular, duygusal yokluk, psikolojimizin bencil tarafı, bilinçdışı, görmek istemediklerimiz içimizdeki akrebin negatif anlamda yansımalarıdır. Aşırı sezgisel olsa da hissettiklerini anlamlandırmak için belli bir bilinç seviyesine gelmesi gerekir.
Akrep Burcu’nun ezoterizmi nefsani duygularımızdan arınıp ruhsal bilincimize çıkış kapımızı anlatır. Alt benliğin ruhani benliğe (hakikatine-ahlaki erdemler) dönüşmesi için geçmiş kalıplarımızın, yanlış inanışlarımızın aslında bizi korkuya ve endişeye saplayan tortuların temizlenmesi için geçiş enerjisidir. Karma ile ilişkilidir bu sebeple arınma yoğundur. Bu yüzden ay burada zorlu konumdadır. Naif duygularımız Akrebin sert enerjisiyle yaralanır. Bulunduğu nefsani duygusal boyutun son durağı olduğu için duygusal bazlı sancılı bir geçiş ve hazım sürecidir. Yoğun duygularıyla kendi değerlerine aşırı tutkulu ve bağımlı olduğu için bağlandığı şeyleri bırakmakla sınanır. Aşırı tutkusallığı duygusal boyuttadır bazen tutkularını gerçekleştirmek için içsel korkularından arınıp doğru eylemlere geçemez.
Karşıt burcu olan Boğa ne kadar huzur ve sükûnet seviyorsa Akrep o kadar içsel kaosla beslenir. Bağlandığı şeylere aşırı tutkusu Akrebi kıskançlığa iter en alt nefsani boyutunda hayatın karanlık tarafını sever ve orda yaşamayı tercih eder dönüşmesi gereken şeyin kendisi olduğunu anlayamadığı için istemediği şeylerle karşılaştığı zaman (kendi duygularına tehdit içeren olaylar) karşındakini yok etmeye güdülenir. Yine en bilinçsiz seviyede tutkuyla bağlandığı şeyleri hükmü altına alıp zorla baskı kurmaya eğilimlidir. Aşırı yoğun duyguları yıkıcı hale gelir aslında bu duygudan kurtulmak için iyi niyet ve akıldan uzak zorba tutumlarıyla karşındakine zarar verip yok etmeye çalışırken aslında öfke dolu zehirli iğnesini kendisine batırdığını farkında değildir. Kendi kendini yok eder bunu anlayıp kendine geldiğinde iş işten geçmiştir önem verdiği şeye zarar verdiği için kendi pişmanlığıyla yüz yüze kalarak gereken duygusal dönüşüm sarmalına girer. Aslında yapması gereken kendi duygusal ve ruhsal dünyasındaki bilinçaltı korkularıyla yüzleşmektir. Karşıt burcu olan Boğa’nın tesiriyle değerini yitirmiş, amacından sapmış, artık kendisine fayda sağlamayan her şeyi bırakmaya zorlanır. Boğa Burcu elle tutulur gözle görülür eylemsel olan manevi değerlere önem verir topraktır ne de olsa sabitlik ve eminlik ister. Her burç enerjisi karşıt burcuyla bir bütündür ve beraber çalışır evet zıtların birliği yani dengeye gelir. Aynı durum Boğa Burcu için de geçerlidir her nerede bırakamadığı artık fayda vermeyen gereksiz tutunduğu durumlar varsa orada da Akrep Burcu devreye girerek gerekli arınmaları yapması için zorlayacaktır.
Gerekli farkındalık bilincinde açıldığı zaman Akrep Burcu bir Zümrüd-ü Anka’ya dönüşür eski alışkanlarını, bakış açısını bırakarak küllerinden yeniden doğar bunun için Şamanların, simyacıların, psikologların bizlere en güzel dönüşüm yollarını anlatan kişilere dönüşürler. Freud’un yükselen burcunun Akrep olduğunu dünyaya kattığı farkındalıkla sağladığı faydayı unutmamak gerekir. Asli cevheri madde-ruh-hayat enerjilerinin birleşip kişisel bütünlüğe giden yolun açılan kapısıdır. Bu farkındalığa gelince derinlere olan merakı ile güçlü sezgileri, tespit yeteneği, parçaları birleştirme güdüsüyle hissettiği tehlikelere karşı tedbir alarak sevdiklerini korur. Sadıktır ve koruyucu kollayıcı davranır Mars burcu olduğu için cesurdur, teşvik edici, yüreklendirici, gözü karadır. İnandığı değerler uğruna mücadele etmekten kaçınmaz. Ne de olsa şövalyedir ahlaki ilkelerinden ödün vermez.
Akrep Burcu en son aşamaya geldiğinde artık bir Kartal gibidir. Artık alt benlik nefsaniyetin pençesinden kurtulmuş bilincin ışığıyla olaylara ve durumlara kuş bakışı bakarak nerede sorun ve tehdit var algılar hale gelir. Yüksek hakikatlerin bilincine varmış içinde taşıdığı ruhsal enerjisinin ölümsüz olduğunu anlamıştır daha doğrusu enerjinin ölmediğini anlamıştır. Bu ölümsüzlüğün kendi ruhunda var olduğunu aslında duygusal takıntıların yersiz ve gereksiz olduğunun idrakine varmış yaşadığı deneyimlerden ders çıkararak içsel zenginliğine bu deneyimleri ekleyerek dönüşüme hazırlanan ruhlara şifa ve rehber olarak aydınlatır. Derin Plütonik sezgilerle bağ kurar ve varlığını size ruhsal/içsel olarak hissettirerek her zaman yanınızda olur güven verir. Eğer bu aşamada gerekli derinliğe siz de sahipseniz artık Akrep Burcu’yla konuşmadan gözlerinizle bile anlaşırsınız.
Akrep Burcu su elementiyle Yengeç-Balık;
Kendi elementinde olduğu için su burçlarının duygusal dönüşümlerine destek olur.
Ateş elementiyle Koç-Aslan-Yay
Ateşin yakıcı idraksal gücüyle ısınarak duyguların aşırı yoğunluğundan arınıp buhar formuna geçerek idrakini yükseltir.
Toprak elementiyle Boğa-Başak-Oğlak
Su ve toprağın birleşimiyle inat etmediği takdirde (suyun buz hali olduğunu unutmamak gerek) ateşten destek alarak verimli topraklarda rasyonel fikirlerin oluşumuna ve kalıcı olmasına omuz verir.
Hava elementiyle İkizler-Terazi-Kova
Duygularını akletme yani zihinsel düzlemde bir mantığa oturtarak eğriyi doğruyu ayıklama aşamasında yardımcı olur.
Güneşimizin Akrep Burcu seyri hepimize hayırlı dönüşümler getirmesi dileğiyle.