Alışkanlıklara asansörle inip çıkmayın. Merdivenleri deneyin. Başka türlü gelişmek mümkün değildir.”
En büyük eksiğimiz cesaret. Toplumumuzda cesaret yok. Cesurca konuşup gerçekleri anlatabilme özgürlüğünün sonu genelde gözyaşıyla bitiyor.
Gözyaşıyla bitmezse de sana kimse inanmaz çünkü toplum bu kadar dürüstlüğe, bilgiye, gerçeğe açıklığa hazır değil.
Toplum senin kendini acındırmamana hazır değil. Çünkü insanımız acıyarak iyilik yapmayı seviyor. Oysaki acımayı kaldırıp yerine gerçeği koysak muhteşem olurdu.
Çoğunluk üçkağıt peşinde kendini Acındırmak sağ gösterip sol vurmak, ima etmek, egoistlik, bencillik laf sokmak, küsmek, surat asmak psikolojik şiddet uygulamak, anlayışsızlık en büyük erdem sayılıyor. Herkesin Teksas’taki gibi kafasına göre takılması bu türden bir saygısızlık doğal oluyor.
Mesela hayır diyemiyoruz. Çünkü hayır dersek bizi terk ederler diye korkuyoruz terk etsinler aslında dünya insan dolu. Gerçek bu bakın kimse gerçeklerle ilgilenmiyor.
Kız çocukları babasından bir şey isterken ağlamaklı ses tonunu kullanıyorlar.
Çünkü nazlı nazlı konuşmazsa babası bir şey vermeyecek biliyor. Dürüst ve düzgün bir şekilde gözlerin içine bakarak hakkaniyetli bir şekilde konuşursa vermiyor.
Anneler babalar kardeşler yalan söyleyerek sizin tüylerinizi yolmaya hayatınıza müdahale etmeye çalışıyorlar.
Evlenip çocuk yapıyorsunuz kendi eviniz oluyor fakat annenin ve babanın eli kolu burnu bütün vücudu sizin evin içinde. Eşlerden biri bağını koparamıyor. Bu saygılı olmayalım arayıp sormayalım demek değil evlendikten sonra birincil ailesi kişinin eşi ve çocuklarıdır. Ama bakıyorsun hala anneye babaya kardeşe bitmek bilmeyen bir “bağımlılık- sürekli hizmet- arzularına da servis.“ var.
“Sadece aşık olduğun kişinin arzularından sorumlusun o da senin. Diğer hiç kimseye borcun yok.”
Ve sigaraya içkiye alkole benziyor. Hiç de sağlıklı bir sevgi hiç de sağlıklı bir saygı değil tamamen anne – baba Beddua etmesin diye korkudan verilen bir ilgi modeli.
Çünkü sevgiyi ancak bu şekilde alabilmiş çocuk. Elinde boğazını kesecek kimse olmadığında anne ya da baba “öleyim de kurtulayım” diye kendi boğazına bıçak dayamış. Mübarek bir yolunu bulup çocuklarının canını sıkmayı her seferinde başarıyor.
Şimdi düşün bakalım bunca entrika ve numaranın bunca timsah gözyaşının ve üç kağıdın arasında büyümüş bir çocuk hiç senin gerçekçi düşüncelerine saygı duyar mı?
Duymaz tabii ki çünkü esas olması gereken sevgi ve saygı modelini onlarınki zannediyor.
Kocaman bir yanlışla büyümüş haberi yok. Yanlışla büyümüş olsa bile çevresine hiç doğru düzgün gerçekçi ve cesurca gözlem yapmamış. Gözlem ve empati yeteneği yeterince gelişmiş değil en azından kendisi için. Çünkü başını kuma koyarak yaşadığı hayat ve o şekilde bitecek olan hayat daha güvenli.
Ruh eşin seni baltalayan eski halini Yontan seni orijinal haline getirerek ruhunu seviye atlatan kişidir. Hiçbir şey eskisi gibi olmaz olamaz olmamalı insan değişir, Bir ilişki kişiye geliştirmiyorsa o çelişkidir.
Alışkanlıklara asansörle inip çıkmayın. Merdivenleri deneyin. Başka türlü gelişmek mümkün değildir. Ve tüm bunları fark ederek bize 7 yaşına kadar neler yüklenmiş onları artık indirme vaktidir. Olanı değiştirmezsek bu kötü davranış kaderimiz çocuklarımıza nakledilir.
Deliduman’lı düşünceler