“”Toz konduramayanlar altında kaldıkları betonu baştan inşa etmiş olanlardır. Taşlaşmış düşünce mağdurları.””
Bir şeye hiç toz kondurmamak açık yüreklilikle itiraf edememek bir çeşit korkaklık, inat veyahut bencillik olsa gerek.
Kondur, korkma en azından kondurmamandan daha samimi bir şey çıkaracaksın ortaya.
Yeniden temizlersin belki.
Ya da kiriyle kalması gerekiyordur.
O kirlidir.
Onu kiriyle kabul etmek gerekiyordur.
Cesur kimseler toz kondurabilen kimselerdir.
Herkese bir şekilde gerçeğini fısıldarlar,
ya da haykırırlar
bu kişinin kim olduğuna bağlı olarak konuşma şekli değişebilir.
Anne baba çocuk eş sevgili akraba fark etmiyor kim olduğu önemli değil
şimdi tüm bu insanların hepsini dost olarak düşünelim.
Düşündük mü?
şimdi onlara aynı ölçüde gerçeklerine uygun bir zamanda
Fısıldayalım
açıklayalım
yazalım çizelim gösterelim.
Fakat bu her zaman yine
onlar hazır olduğunda
onlar kabulde olduğunda
onlar farkında olduğunda olacaktır.
Bu yüzden kendinizi çok da zamansız yormayın.
Zamanı gelince bir zahmet yorulun.
“Eğer yaşamında toz kondurmadığın bir şey varsa bazen bu gelecekte kendi içine ( dışına değil çünkü bizi kendini kandırdığın gibi kandırabilirsin) daha büyük bir çamur yığını yarattığının göstergesi olabilir.”
(Kendi aranda biz görmüyoruz ) Kendini kandıra kandıra
o tozu toprağı kendi içinde biriktirir
gerçekle yüzleşmeyi reddedersin.
Böylece konuya bir çeşit mezar hazırlarsın.
Konuyu gömersin
detaylandırmak istemezsin
Bu da senin şu an gerçeklerle yüzleşecek yüreğinin olmadığını gösterir
çünkü kendini kandırmak bir insanın yapabileceği
en kolay hizmettir.
Rahatlığına konforuna koltuğuna düşkünsündür.
Uyuyan köpeğin durup dururken neden Uyandırasın değil mi?
Çünkü bugünlere bunu yaparak gelebilmişsindir.
Daha kolaydır daha anlaşılırdır
seninle senin arandadır
Hiç kimse giremezdir araya.
Tamam sana inanalım ,
madem burada büyük bir mutluluk var o zaman neden sürekli toprağın altından olur olmadık sesler geliyor?
Bu öncelikle seni korkutur.
Her seferinde yüreğin ağzına gelir
bu korku sana ulaşmakla kalmaz senin hayatında olduğumuz için bizi de etkiler değil mi?
İşte diyorum ya cesaret dünyada taklit edilemeyen tek şeydir.
O da sen de yoksa yapacak hiçbir şey yoktur o vakit yalnız tanrı seni affetsin.
Böyle sahte sahte yaşamaya, -mış gibi davranmaya,
minareyi çalıp kılıf uydurmaya, kendi kuyruğunu kovalamaya devam edeceksin demektir.
Sürdürülebilir mutluluk arayanların karşıdakinin de mutluluğunu düşünmeleri gerekiyor.
Bir toplumun geleceği aile ve eğitimin ortamında yaşayan değerlerdendir.
O yüzden çocuklara ne yapması gerektiğini söylemiyoruz biz zaten gerektiği gibi davranarak onlara örnek oluyoruz.
Yaşayan bir değeri öğretmek için uğraşmazsın o kendiliğinden öğrenilir zaten.
Bu yüzden kendimizle gerçekten yüzleşmek, kendimizi tanımak zorundayız.
Kendi kendine tanıklık etmek kişinin en önemli tanıklığıdır.
Yüzleşelim ki yüzümüz olsun değil mi? Yüzümüzü yaşatalım.
Ayrıca soya çekim kanununa göre kötü davranış modellerini değiştirmek için bu Birbirini tekrar eden genetik Alzheimer halkasının soydan birisi tarafından kırılması gerekir ki gelecek nesiller kurtulsun, o cesur yürek neden sen olmayasın?
“Toz bazen gerçeği perdeler
Gerçek bazen tozu
Perde bazen gerçeği
Ya hepsi iç içedir
Ya da hiçbiri”