‘Birbirimize görünmez (b)ağlarla bağlıyız’ söylemi birçok spiritüalistlerce kullanılan bir cümle. Peki bu cümleyi ne kadar içeriden söyleyebiliyoruzla ilgili kafa yordum epeyce. Bazı tesadüf anlarında fark edişlerde veya hatırlatıcılarda bunu söylemek kolay oluyor. Ya bu böyle bariz anlar haricinde, gün içinde belli aralıklarla ya da bir hayli sık olmak üzere bunu düşünenler, içselleştirenler; bunun sonucunda da kendisine çağrışım yapmasına vesile olan bu cümleyi bir hayli içeriden duyumsuyor olmalılar. Kendilerini çok az göstermekle birlikte ‘yardım”ı yayıyorlar. Bir perdenin arkasında kendince bildiklerini yine kendine saklamayı tercih ediyorlar. Bazı ezoterik bilgileri kimseyle de paylaşmıyorlar. Kimsenin haberi bile yok. Ehil olanla olmayanı da bir tutmuyorlar çünkü. Herkesin her bilgiyi taşıyıp taşıyamayacağı farkındalıkları mevcut.
Dünyanın sonuna yani kendi ölümüne hazırlanmış olmakla ilgili verdiği hissi. Spiritüelliğin kolları spatyoma kadar uzanırken ölümü kendine yabancı olmayan bir alan yaparak kendine ekstra rahat bir alan açmakta. Bu gücü bu kopuş anı olasılıklarına açıp dürtüsel bir kalkan olarak kullanmakta. Her konuda olduğu bu konuda da ciddi bir ‘ego’ olduğunda arka sahnesinden de başka şeyler çıkıyor. Çünkü aslında başağın büyüdükçe boynunu eğmesi gerekiyor. Ve gerçekten de ciddi anlamda spiritüel egoya sahip bu insanların, böyle bir egoya sahip olmayan gerçek spiritüellere göre materyalist dünya tarafına bağlılıkları konusunda yaptığım mukayese; gerçeği sahtesinden ayırt etmemde yardımcı oluyor. Burada bahsettiğim spiritüel egoya sahip insanlar zaten her şeyleriyle perdenin önündeler. Perdenin arkasındakiler ise müstesna…