Kadından girişimci olur mu? Âlâsı olur. Girişimlerde inişler çıkışlar olur mu? Elbette olur. İşte bu da benim girişimimin iniş bölümü ve gözlemlediğim enteresan toplumsal reflekslerimizin hikayesi…
Bundan yaklaşık 1 yıl evvel, 5 yıl emek vermediğim, gecemi gündüzümü kattığım, bin bir emeklerle büyüttüğüm üretim tesisimi kapattım. Türkiye’de pek yapılmayan bir üretimi, neredeyse hiç yapılmayan kıymetli bir teknikle yapmaya kalkınca, ülkeye bir tık büyük kaldı emeklerim. Kapanışa 8-9 ay kala sinyallerini almaya başlamıştım. Ne yapsam elimde kalıyor ne adım atsam 2 adım geriye düşüyordum.
Rakamlar ortadaydı, yapılacaklar belliydi, yapamayacaklarım daha da belliydi. Yaklaşık 8 ay boyunca bu sarmaldan çıkmanın yüzlerce yolunu denedim, bir sürü atılımlar yaptım. Ama artık bu girişim hikayesinin sonuna gelmiştik, ben ha gayret dedikçe evren bana NAU NAU diyordu. Evrenin işaretlerini, söylemlerini dinlemeye çalışırım. Bu beni gayretimden geri koymaz, elimden ne geliyorsa, en iyisini yapmaya devam ederim. Ama DUR dediği yerde de durmam gerektiğini bilirim.
Velhasıl böyle de oldu, 8-9 ay giderek hızlanan bu akıntının karşısında direndikten sonra kendimi akışa bıraktım. Hem de piyasaya hiç borcum kalmayıp, piyasadan alacağım varken, makine hattım vs. yanıma kâr kalacakken. Batmadan bitmeden temizce kapattım tesisimi. Bolca ağlayarak, bolca sabahlara kadar üzülerek.
Elbette çevremde pek çok cevval girişimci ve yönetici arkadaşlarım var, onlarla da bu süreci sonuna doğru paylaşmaya başladım. Kabullenmem 6 ayımı aldı, sonunda herkese yavaş yavaş bahsettim. Tam da burada enteresan bir ayrım fark ettim.
Kadın girişimci/yönetici/mentor tanıdıklarımla bu gelişmeyi paylaştığımda “Sen eni konu güzelce düşünmüşsündür. Böyle olmasına çok üzüldüm. Eminim yapılacak her şeyi de yapmışsındır. Keşke böyle olmasaydı ama senin için hayırlısını diliyorum” minvalinde destek cümleleri kurdular. Hepinizi öpüyorum hanımlar!
Erkeklerle konuştuğumda (girişimci, yönetici olmasına gerek yok, öğretmen, psikolog, memur vs. gibi ticaretten uzak çalışma alanlarına da sahip olsalar) hepsi ama HEPSİ akıl verdiler. “Acaba şöyle bir ürün mü yapsaydın?” “Acaba şu şu noktalarda mı satsaydın?” “Acaba satış fiyatını şu fiyata mı çıkartsaydın?” “Acaba şu, acaba bu, acaba o…”
Hepsini karşıma alıp şunu sormak istiyorum:
Acaba ben bunları düşünmemiş olabilir miyim?
Sadece soruyorum…
Verdikleri akıllar da sanmayın ki uzay teknolojisi, bazıları o kadar ama o kadar saçma veya basit ki, dayanamayıp suratlarına güldüm.
Üzgünüm sevgili erkekler ama acaba sizin şu Süpermen Kompleksinizi ne yapacağız biz ya? Herkese ve her şeye aklınız yetmediği gibi, istenmeyen aklı vermezseniz de pek bir harika olacak. Çünkü inanır mısınız? Kadınlar da en az erkekler kadar iş hayatında etkin ve çok yönlü düşünebiliyor.
Biliyorum, biliyorum. Tüm ilişki uzmanları “Bırakın erkek evdeki kavanozları açsın, ona ihtiyacınız olduğunu düşünsün” diyor. Erkeğin böyle bir gereksinimi olduğunu anlayabiliyorum, işe yaradıklarını düşündüklerindeki mutluluklarını da gözlemleyebiliyorum. Ama bunu bırakın evdeki hanımınızla yaşayın. Her kadının Süpermen’i olamazsınız, olmamalısınız.
Süpermen kıyafetinizi sakince çıkarın, dolabınıza asın ve öyle dışarı çıkın n’olur. Evdeki Süpermenler bize yetiyor, bir de dışarıdakilerle uğraştırmayın bizi..