Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Hiç Sönmesin Işığın

Ruhunu ele geçirmesin korku ve kaygı. Hiç sönmesin ışığın karanlık bulutlarla. Kalbinin sesini bastırmasın, dışarının kuru gürültüsü. Kaybolma sakın kurgulanmış oyunların karanlık labirentlerinde.  Kaybolma sakın karanlık düşler diyarında. Unutma! Sen nice aydınlık düşlerle, sönmeyen ışığınla yollara düşensin.

Yoksa… Sende geleceğini kurgulanmış senaryoların içine hapsedenlerden misin? Oysa tüm senaryoları besleyen düşlerini, özgür iradenle yeniden yazabilirsin. Önce tüm bildiklerini unut. Kurtul sana dayatılanlardan. Kaldır at perdelerini. Başka gözlerle yeniden bakmayı dene hayata. Farkındalıkla ve sorgulayan bir zihinle seyret tüm âlemi. O derin uykundan uyan! Bir an evvel uyan özüne. Sen bu oyunun neresindesin?

Evrenin tüm renkleri ruhunda. Sen nereye bakarsan bak, göreceğin yine kendinden bir parça sadece. Kâinatın tüm bilgisi sende. Âlem senin içinde. Sen ise âlemde bir zerre.

Her zerresiyle yaşamın derinliğine ruhunla dokun. Rastlarsın her zerrenin derinliğinde özüne. Yaşamla kurduğun bağ, özünde barındırdığını yansıtır sana. Sonsuz huzuru yakalarsın orada. Sana seni yansıtır aslında. Sen düşlerine inip, düşlediklerinle deneyimlerini her an yeniden yazansın.  Nedendir bu telaşın? Durup hiç düşündün mü?

Yavaşla… Özgürleş dünyanın tüm koşuşturmacasından. Tutunma yaşamın sana biçilen rollerine. Dur ve biraz soluklan. Hisset kalbinde, ruhunun oturduğu o görkemli tahtı. Uzat elini kalbinin derinliklerine. Sonsuz olanla temasın, aslında kalbinin makamında. Ne vakit yavaşlarsan, aralanır huzurun kapıları sana. Ne vakit kayboldun kalabalıklar arasında? Yaşamın bitmeyen koşuşturmacasında, ne vakit uzaklaştın kendinden? İçine düştüğün illüzyonları, neden gerçek sandın sen? Neler biriktirdin ruhunun derinliklerinde? Neleri yük ettin boş yere benliğine? Hangi vaatlerle kandırdın kendini? Ne zaman kayboldun bu amansız yollarda? Ne denli tanıdın sendeki seni?

Sarıl dört elle sende saklı olan özüne. Her yeni güne gözünü açtığında hatırla gerçekliğini. Ardından unut tüm bildiklerini. Usulca çık sana dayatılan tüm kalıpların dışına. Tüm ezberlerinden kurtul. Yaşamın tüm kadim sırları sende saklı unuttun mu? Sustur zihninin gürültüsünü. Sessizleş… Biraz daha sessizleş… Ardından dinle sonsuz olanın ruhuna fısıldadığı hakikati. Önce yavaşla… Biraz daha yavaşla… Kalbinde hisset her anıyla nefesini. Sus ve dinle ruhunun sesini. Dinle… Biraz daha içtenlikle dinle… Duyacaksın elbet hakikatin sesini.

Dünyevi gürültülerden uzaklaştığın her vakit, ruhuna uyanır zihnin. Varlık bulmuş her canlının gölgesinde ara hakikatini. Ayna olur her biri ruhuna. Sen aynalarda biraz daha tanırsın kendini. Samimiyetle kendinle buluştuğun her an, kalbinin derinliklerinde saklı olanı keşfe çıkarsın. Kalben hissettiklerin her neyse, sana seni anlatır yalnızca. Sen nice hikâyelerle, düşlerini yeniden yazarsın. Sonra yazdığın düşlerle, her defasında yaşamın bilinmez yollarına yeniden düşersin.

Düşmüşüz bir kez yaşam sahnesinin sırlanmış yollarına. Hatırlarsan çıktığın bu yolculuğun gayesini. Usulca çıkarsın kurgulanan oyunun dışına. Kapanır elbet bir gün o sahnenin perdeleri. O vakit anlarsın dünya yalnızca bir oyun sahnesi. Ne sen, ne ben bu sahnede ebedi… Her birimiz kendi rollerimizle, unutmuşuz gerçek hikâyemizi. Unutmuşuz düşlerimizi. Unutmuşuz yalnızca düşleyen olduğumuz gerçeğini… Oysaki aynı yuvadan saçılmış, aynı özün yansımalarıyız bu sahnede. Oysa aynı perdeden bakanlarız sahneye. Yaşam denilen oyunun içinde, kendimizden kendimize yolculuğa çıkmış ruh parçalarıyız nihayetinde. Yoktur ayrılık senle benim özümüzde. Yoktur ayrılık sonsuzluğa giden nihai yolda.

Kâh açılır kâh kapanır bu sahnenin perdeleri. Ne oyuncular ebedi. Ne sahnede sergilenen oyun gerçeğin kendisi. Ne vakit uyanırız özümüze… Belki yeniden yazarız yeni bir yaşam oyununu sevgiyle.

Hiç sönmesin ışığın. Aydınlık yarınlar için özüne uyanman temennisiyle…

www.senayzuhur.com

www.butunselgelisimakademi.com

 

 

Exit mobile version