Bu dev esere başlarken, esrarengiz ve sırlarla dolu bir kapının önünde durduğumu biliyordum. Üstelik, yazarının ruhunun, her seferinde, kitaplarının çevirmenlerini itinayla seçtiğini ve o istemedikçe bir sözcüğüne bile dokunmanın çok zahmetli olduğu rivayetinden de haberim vardı ve “anahtarı” kullanıp “kapıyı aralamaya” karar verdim.
Helena Petrovna Blavatsky’nin bu baş yapıtında, felsefe, ezoterizm ve okültizmin derin sularında bilinenden bilinmeyene doğru ilerleyecek, parapsikoloji, medyumluk, duyu ötesi varlıklar, elemental ruhlar, hayaletler, çözülemeyen fenomenler ve reenkarnasyonun karanlık geçitlerinde heyecanlı bir serüven yaşayacaksınız… Eski Mısır gizemleri, Budizm’in sırları, kadim astronomi ve astroloji, Hint, Pers ve Pagan kültürleri, gerçek Kabala, İskandinav mitleri, Zerdüşt felsefesi, Hint Vedaları, Sufilik gibi ezoterik öğretiler bu dev eserde tek tek karşınıza çıkacak, yüzyıllardır karşı karşıya gelen din dünyası ve pozitif bilimlerin çatışmalarını, ünlü bilim adamlarının çalışmaları ve yaşamlarına dair notları, Paracelsus, Pisagor ve Mesmer gibi bilim dahilerinin müthiş buluşları ve Plato’nun tarihsel öğretilerini bulacaksınız.
Ayrıca, varoluş teorilerine, kozmogonilere ve ünlü kehanetlere de değinen Blavatsky, kendine özgü alegorik ve ironik dil kullanımı ve tekdüzelikten uzak anlatım şekliyle, bir yandan sert eleştirilerini tatlı imalarla yumuşatırken, aynı zamanda okuyucuyu düşünmeye zorlayıp sık sık gülümsetmeyi de ihmal etmeyecektir…
Bu ilginç kitapta, RUH’un, doğum, yaşam ve ölüm döngülerinin iç yüzünü, ölüm-sonrası bilinmezliğinin perde arkasını da görebilecek, “Astral Işık”, “Gri madde”, “Ether”, “Yaşam-Ateşi”, rüya gizemlerini, Levh-i Mahfuz’un ezoterizmdeki yerini büyük bir ilgiyle okuyabilecek, her satırda “peçe” biraz daha kalktığında, anahtarın açtığı kapılarda “şahit olacaksınız.”
Bana onun dili olma fırsatı veren, muhteşem kadın Helena Petrovna Blavatsky’nin ruhuna sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum…
“Ölüm geldiğinde, ruh, ait olduğu yere, yıldızlara yükselir, beden ise, ait olduğu fiziksel elementlerine, toprağa geri döner.”