Şeyran Yıldızı Algol ve negatif etkileri, Medusa ve Genom Projesi
(Demon Star Algol)
Astrolojide 15 tane Kök Yıldız vardır. Bunların ilki Algol yıldızıdır. Sıra ile bakarsak isimleri; Algol, Pleiades, Aldebaran, Capella, Sirius, Procyon, Regulus, Alcaid, Gienah, Spica, Arcturus, Alphecca, Antares, Vega, Deneb (Algedi)’dir.
Düzenli bir şekilde parlaklık değiştiren ve kötülük dolu yıldız ünvanını alan Algol, Perseus Takımyıldızı içinde yer alır. Antik astronomların -Şeytan Yıldızı- adı verdiği Algol kelimesi, aslında eski Araplar tarafından ra’s al-ghul / ghoul’ s head/ gul’un başı olarak adlandırılmıştı. Bu yıldızın ünvanı kötüdür ve daima doğum haritası ile ilişkide bulunduğu kişilerin ölüm şekillerinin saptanmasını ve bunların geçerliliğini bildirmiştir.
Ghoul, Eski Arap inançlarında ıssız yerlerde bekleyen, şekil değiştirebilen ürkütücü bir şeytandı ve bizde bilinen “gulyabani” terimine kaynak olmuştu. Yıldız, İngilizcede -the ghoul star- adıyla da anılır Ghoul, Mezopotamyada Gallu adı ile, yeraltı dünyasının yedi şeytanını anımsatır. İbrani kaynaklarında rosh ha satan; şeytan kafası, Latin dillerinde caput larvae; hayalet başı, Çinlilerde ise tseih she; yatık ceset adlarını alır.
Korkunç cinayetlere kurban olan kimselerin doğum saatleri ve haritaları sürekli incelenerek, Algol ile ilintileri tespit edilmiştir.
Algol, Güneş, Ay ve Jüpiter’le açı yaptığında doğan kişi, savaş kazanan bir komutan olur. Mars ile Algol açı yaptığında doğanların katil olacağı, Satürn, Ay ve Mars açı yaptığında su ile boğulma veya zehirle ölüm, Mars, Güneş, Ay, Algol kare açıları kişinin doğum haritasında bulunmuşsa ve ayni zamanda da Mars, İkizler veya Balık burcunda ise, ölüm esnasında parçalanma, el ayak kesilme, kafa kesilme gibi çeşitli kötü sonlar öngörülmekteydi.
Astrolojide Algol yıldızı, Perseus takımyıldızının Gorgon’udur.
Klasik Mitolojide Perseus, Gorgonların en ünlüsü olan yılan saçlı ”Medusa The Gorgon”u öldürmeyi, ayrıca deniz canavarı Cetus’u elinde tuttuğu Medusa’nın kesik başını kullanarak taşa çevirmeyi başaran en büyük kahramanlardandı. Medusa’nın da, tıpkı Algol yıldızı gibi değişken gözleri vardı. Bakışları hipnotize eder sonra taşa çevirirdi. İşte Algol’un değişkenliği, garip parlaklığı, eskilerin oldukça ilgisini çekmiştir.
Bu yıldız, mum gibi titrer ve toplam 2 gün, 20 saat, 49 dakika içinde bir çevrimini tamamlar. Tüm döngüsü çıplak gözle görülebilir. Astrologlar, Algol’un göklerdeki en fazla talihi kapatan, şiddetin ve tehlikenin önemli yıldızı olduğunu düşünürler.
Algol, Kuzeydoğu gökyüzünde, Sonbaharda ve özellikle tam da Halloween-Cadılar bayramı zamanında rahatlıkla görülebilir. Gerçekten gizemli bir cazibeye sahiptir.
Önündeki Almach ile ikili yıldız oluşturur ve maksimum parlaklık anında, Algol, yakındaki Almach’ın parlaklığı ile eşleşir. Her ikisi de, birbiri etrafında sürekli dönen çift yıldızlardır, yörünge düzlemleri nedeniyle, ne zaman Almach bir anda öne gelse, Algol’a bakanlar onun ışığının azaldığını fark ederler.
Algol parlaklık varyasyonları, Antik dünyanın yıldız gözlemcileri ile, Yunanlılar ve Romalılar tarafından da daima, şeytanlar, cinler ya da canavarlar ile ilişkili bulunmuştu.
15 Kök yıldız, Algol ve önemi
Astrolojide 15 tane Kök Yıldız vardır. Bunların ilki Algol yıldızıdır. Sıra ile bakarsak, isimleri; Algol, Pleiades, Aldebaran, Capella, Sirius, Procyon, Regulus, Alcaid, Gienah, Spica, Arcturus, Alphecca, Antares, Vega, Deneb (Algedi) dir.
Bu yıldızların tümü de Hermetik, Kabala ve Arap gizli ilimlerinin ve astrolojisinin en önemli unsurlarındandır. Yıldızlar belli açısal konumlarında iken birçok farklı işlem, majikal çağrı, hatta simyasal işler yapılabilir, ayrıca her yıldızı temsil eden bir taş, maden ve bitki bulunur.
Algol, Şeytan Başı veya Şeytan Yıldızı, bir çift yıldızdır. Bu yıldızın yapısının anlaşılması gökbilim tarihinde önemli bir yer tutmuştur diyebiliriz. Çünkü birbiri çevresinde dönen çift yıldızların varlığı ve dönerken bu türden yıldızların birbirlerinden madde çalması ve evrimlerini hızlandırması olayları muazzamdır.
Algol’ün parlaklık değişimleri, 1667’den beri izlenebiliyor. Yıldızın parlaklığı, yaklaşık 3 günde bir (69 saatte bir) 1 kadirden fazla (2.5 – 3 kat) azalmakta ve bunun nedeni anlaşılamamaktaydı. Bizler ise Algol’ün bir çift yıldız sistemi olduğunu ve bize uzaklığının da, 80 ışık yılı civarında olduğunu biliyoruz. Perseus’daki 2. parlak yıldız olan Algol ve Almach’ın birbirleri etrafında dönerken yarattığı parlaklık değişimi, Sümerler’de de incelenmiş bir olaydı.
Algol yıldızının maddi simgesi Elmas’tır. Bitkisi ise siyah Helleborus. İlginç biçimde Hell, cehennem; Bore ise sıkıntı, kuyu gibi anlamlar içeriyor.
Bu bitki, Ortaçağ Avrupa’sında cadıların şeytanları celbinde kullandıkları, ayrıca ilaç yaptıkları bir bitkiydi. Ancak son derece zehirli olduğu için, şuur kaybı, susama, boğulma taklidi, çınlayan kulaklar, baş ağrı ve dönmesi, boğaz ve dilde şişme, bulantı, kusma, kalp ritmi bozulması belirtileri ile öldürücüdür. Yine de, ilaç haline getirildiğinde, Helleborus türü bitkilerin, on ayrı çeşidinin, tümörlerle savaşındaki gücünü ortaya koyarlar ve suda çözülmüş ekstresinin çeşitli kanser hücrelerinde, kendi kendilerini yok etmesine yol açtığı görülmüştür.
Algol’ün ölüm ve ağrı ile bir bağlantısının olduğu doğrudur. Tıbbi terim Algoloji de, aslında ağrı çalışması anlamına geliyor. Alcohol yani alkol ile Algol kelime bağının ise suçluluğu insanlarda sıklıkla körükleyen Algol yıldızı ile ilişkilendirilmesi mümkün.
Dönüşüm; Mutasyon ve Perseus takımyıldızının Gorgon’u Algol ile ilişkisi
Yunan mitolojisine göre Poseidon (Neptün) ve Medusa hikayesi şöyle; Gorgon kardeşlerden Medusa, güzelliğiyle herkesi kıskandıran, tanrıları kendisine aşık eden bir kızmış, kendisini Tanrılara adamış ve iki kız kardeşi ile birlikte Athena’ya ait bir tapınağa çekilmiş.
Masumiyet, saflık ve güzellik sembolünün kötülüğe dönüşüm hikayesi, Poseidon’un, karısının tapınağında yaşayan Medusa’ya aşık olarak, zorla tecavüzü ile başlamış, Olayı duyan Athena’nın, Medusa’yı çok acı bir şekilde cezalandırmaya karar vermesi ile, Medusa ve kız kardeşleri birer ifrite dönüşmüşler. Perseus, üvey kız kardeşi Athena’nın isteği ile daha sonra Medusa’nın yılan saçlı kafasını bedeninden ayırmış. İşte tam burada, yıldızın açısal etkisi ile ilişkilendirilen acı sonlar da devreye girer görünmektedir.
Genom projeleri ile göksel bağlantısı kurulan Algol, kesinlikle dönüşüm yıldızı olarak görülmüştür.
Medusa’nın dönüşümü, Athena’nın Perseus’a verdiği ayna ya da kalkan ile onu öldürmesiyle sonlanır. Sağ taraftaki kanı zehirlidir, sol tarafında ise panzehiri vardır, boynundan fışkıran her bir kan damlası yılanlara dönüşmüştür. Algol için genetik projelerle ilgili açı ve kare saptamaları ise şöyle;
16 Temmuz 1945 günü, ilk nükleer bomba, Nevada Trinity Denemesi, Mars/ Algol.
26 Haziran 2000 tarihinde, Başkan Clinton, İnsan Genom Projesi’nin tamamlanmasını duyurduğu. Satürn/ Algol.
25 Nisan 1953 günü, Watson ve Crick’in DNA yapı bloğu üzerine çığır açan keşfi yayınladı. Jüpiter/ Algol.
9 Aralık 1984 Hiroşima ve Nagazaki kurbanları hakkında araştırma Alta Zirvesi, İnsan Genomu Projesi başlangıçlarına yol açtı. Uranüs/Algol kavuşumu.
18 Mayıs 2006 tarihinde, son kromozom dizisi Nature dergisinde yayımlandı. Güneş-Merkür/Algol.
21 Mayıs 2008 tarihinde, Genetik Bilgi ayrımcılık Yasası yayınlanması. Venüs/Algol.
İnsan genom projesi
Proje, insan genomundan 175.000 baz çiftli parçanın yapay bakteri kromozomları haline getirilmiş bakterilerde çoğaltılması ile başlar . Dizi çözümlemeleri ile parçaların birbiriyle örtüşen dizileri saptanarak, her parçanın özel enzimlerle kesilme profili kaydedilir, böylece genomdaki yeri saptanır. 4 Eylül 2007’de Craig Venter kendi DNA dizisinin tümünü yayınlamıştır.
Bu, bir insanın 6 milyar harflik genomunun yayınlandığı ilk seferdir. İnsan Genom Projesi “tüm çağların en özel günü” halinde ve 26 Haziran 2000 tarihinde resmen duyurulmuştu. ABD Başkanı Bill Clinton, İngiltere Başbakanı Tony Blair ve özel şirketleri temsilen Celera Genomics yetkilileri, projenin ilk kısmının bittiğini ilan etmişlerdi. Yıllar geçtikçe insan genomu güncellendi, son olarak, insan genomunun, 36.2’nci kurum ve sürümü NCBI tarafından yapıldı.
Proje elbette tüm hastalıkların teşhis ve tedavisinde devrim yaratmayı hedefliyor. Diğer yandan da ahlaki tartışmalara yol açmıştı, zira doğanın doğal düzeni bozulabilir ve genetik ayrımcılığı körükleyebilirdi.
İnsan ve diğer canlı türlerinin genleriyle birlikte yapılacak deneylerin artarak, sınır genişletmesiyle biyolojik, ekolojik bağlamda felakete neden olabilirliği ise hala tartışılıyor.