Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Yazar ve konuşur ol’mak

“Türkçe kültürel bir bağlaçtır; onu doğru yazmak ve konuşmak boynumuzun borcudur. Gelecek nesillere asıl bu şekilde örnek olunur; bilgi birikimimizi doğru bir şekilde böyle aktarabiliriz…”

Bu gözler ne metinler, ne yorumlar gördü; hani şairin dediği gibi, ”aslında yoktular.”

Son üç aylık dönemde Türkiye’de kitap okuma oranında patlama yaşandı. Sanırım kişi başına okunan kitap sayısında da ciddi bir artış var ancak ve ne yazık ki bu dilimize yansımadı; çoğu kişi güzel dilimizi katletmeye devam ediyor.

Ee, sadece okur olmak yetmez, ‘yazar ve konuşur’ olmak da gerekli…

Türkçe, çoğu kişinin zannettiği üzere yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dil değil üstelik; bunu yanlış biliyoruz.

Yanlış bilinen bir konu daha var:

Yazı dilinde kullanılan ‘şapkalar’ kaldırılmadı; bu, kuralları öğrenmek istemeyenlerin uydurması. Araştırıp bulmak işlerine gelmiyor, bu yüzden kestirip atıyorlar.

Hem onlar şapka değil inceltme ve uzatma işaretleri. Dilin fonetiği denen bir şey var yahu; Kâmil’e Tamil dermiş gibi nasıl ‘Kamil’ dersiniz? Nasıl ki Tamil gerillaları var, siz de benzer haltı yiyerek dil gerillası olmuş olursunuz; bu da böyle bilinsin…

Bununla bağlantılı yanlış bilinen bir konu daha var:

Eski Türkçe diye bir dil yok; dilimiz Arapça ve Farsça’dan oluşturulmuş Osmanlıca’dan kalma sözcükleri de kapsıyor. O şapka dediklerinizin çoğu da oradan geliyor zaten.

Şimdi bırakın Türkçe’yi doğru konuşup yazmayı, özellikle turistik bölgelerdeki rastladığım şu komikliklere bir bakın:

İngilizce sevdasına düşüp portakal suyunu ‘orange water’, piliç çevirmeyi ‘chicken translate’, dil peynirini ‘language cheese’ şeklinde tercüme edip büfe camına, tezgahına yazanlar mı istersiniz yoksa dönerciyi ‘dönerchi’ pideciyi ‘pidechi’ şeklinde yazanlar mı?

Bu ‘chi’ enerjisiyle pişen döner, pide anlamına mı geliyor acaba; bir gün bir dükkana girip soracağım, bakalım ne yanıt verecekler? 🙂

Siz siz olun; dilimize sahip çıkın.

Atla deve değil, 24 yazım kuralını öğrenseniz yeter.

Kendimizi güzel Türkçe metinler okur yazarken bulma zamanı geldi de geçiyor bile.

Exit mobile version