Nostalgist / Nostaljist’in geleceğin meslekleri arasında olacağını duyduğumdaki şaşkınlığım ve sevincim…
Bu sözcüğü ilk duyduğumda ‘Yahu bu da ne, daha neler çıkacak!’ gibi tepkiler verirken zamanın akışıyla ve insanlığın geçirdiği ve geçireceği dönemleri de hesaba katarak böyle ve bunun gibi dahi çokça meslek kollarının yaygınlaşacağı bilgisi ve bazı yazarlar ve kitaplarla çok geç tanışmanın üzüntüsüyle robotların işlerimizi tamamen almasına ramak kalabilmesi düşüncesi ve artık herkesin kendine bir yan dal yapma gerekliliğinin arz ettiği durumlarda belki bundan on sene belki yirmi senesi sonrası için kendime biçtiğim kaftan. Her ne kadar daha çok terapistlerin tarihçilerin tercih etmesinin daha anlamlı olabileceği bu alan farklı meslek dallarına da bir yerlerden dokunabilir.
Sosyal medyada konudan sıkça bahsettiğim bizi zamanın ortasından geçmişe farklı detaylara oradan da belki de hiç ummadığımız alanlara götüren belki bir tevafuk yaratabilecek güce sahip yüce hisler…
Sizde hangisi baskın: ‘Geleceğin güzel geleceğine dair olan inanç mı yoksa geçmişe dair özlem mi? Gerçek anlamda derinlerde bizler neye inanırız? Neyi isteriz?
Derinlerdeki ‘o’ ‘gerçek’ bizi illaki o olmak istediğimiz yer olmak istediğimiz kişiye yönlendirir. Genelde bu otuzlu yaşların başlarında beliren bir buhranla kendini gösterir. Ve deriz ki kendi kendimize ‘Tanrım ben bu dünyaya aslında ne olmak için geldiysem benim misyonum ne ise o olsun.” u isteriz. Bu derinden istek bazen bize tüm gemileri yaktırır.
Mesela ben yazmadan duramam. İllaki bir şeyler çıkması lazım bu satırlardan. Şimdi ne yazsam diye değil kalemimin akarken ki bana fısıldanan sözlerinden bahsediyorum. Kalemim akışta olmalı. Ne yazayım acaba diye düşünüyorsam orada ilham yoktur. İlham insana akar akar… Akış varsa ilham var. Bir bakmışsınız yazının sonundasınız. Daha yolun çok başındayım. Yenilerine yer açabilmek için üretmek aktarmak ve etkileşimde bulunmak gerekli oldu…