“Cahilin yanında kitap gibi ol”…
Şimdi bu başlığı görünce ve yazıya devam ettiğimizde; hemen zihin çalışır…
Ama biz çalıştırmayalım…
Yazılara ve yaşama biraz da espriyle bakarsak; aşağıda olanların hiçbiri olmaz…
“Hayat, hayatı ciddiye alacak kadar uzun değil” demiş…
Bu sözle yazılara ya da yaşama daha esprili bir kıvamla bakabiliriz…
Şimdi bu başlığı gördüğümüzde;
a. Aaaa bakar mısın kendini bir şey zannediyor; bizi cahil görüyor…
b Egoya bak egoya…
c. Realitesi ve bilinci bu…
d Bu konuyla ilgili bir şey yaşamış o yüzden bunu yazmış…
e Kibir dolu…
f Biz değil, ben de.
g Bak ya yazık, yazı yazıyor diye kendini bir şey sanıyor, egosu çok yükselmiş…
h Bu yol, yol değil…
Diyerek sonsuz olasılık ve sonsuz seçenekte bunları çoğaltabiliriz…
Bunların hepsi var ve her şey mümkün…
Önemli olan bu yargı yoruma girmeden dengede kalabilmek…
Denge nedir?
Dengede sana, bana, Ayşe ya da Ali’ye göre değişir mi???…
Her sözcük evrensel doğrularda tek bir doğru olsa da;
Hepimizin parmak izinin farklı olması gibi, kişilerin kendi bilinci ışığında algıları da farklı olabilir mi?
Nede olsa aynı şarkıda farklı notalarız…
Bu doğru bu yanlış diyebilir miyiz?
Biz yine espriyle hayata baktığımız da belki hayat çok daha basit ve yaşanası olacaktır…
Ben ben derken teşbih de hata olmaz; bu yazıyı yazmak için bu kelimeleri kullanmalı ve dünya realitesinde konuşmak için kelimelere ihtiyaç duymaktayız…
Yazının başlangıcı aslında sonunu anlatıyor…
Maalesef hepimiz bu oyunlara geliyoruz; rüya içinde rüya görüyoruz…
Neşeli, azda çoğalan, sessiz hayatlara…
Espri dolu yaşamlar bizimle olsun…
Neşeli, umutlu yaşamların yaşanacağı güzel anlara…