Uyanmak için yüzleşmek, kabullenmek, affetmek, kendini özgür bırakmak gerektiği vurgulanır; bunlar entel dantel spiritüellerin işkembeden salladığı asılsız söylem ve safsatadır.
Deyim yerindeyse bunların tamamı ‘guru gürültüdür’ çünkü onlar bu söylemlerinin sonucunda insanların gurusu olmaya soyunduklarını zanneder; bilinçaltında beklentileri bu yöndedir.
Bu anlayıştaki ‘uyanıklar’ uyanmanın bir lokma bir hırka kalınca olduğunu vurgular ancak nedense Rolex saatler süsler kollarını…
Zenginlik içinde yaşar, Rolce Royce’a biner, som altından tahtlarda oturur, oralarda en seçkin modacıların tasarımı olan kıyafetlerle boy gösterirler çünkü bilirler ki insanlar zenginlere saygı duyar; ancak böyle hipnoz altına alınır.
Uyanma vaadi verdikleri besler onları; kendileri yokluk içindeyken onlar varlık içinde yaşar gider; orada işler böyle yürür, bu sahte senaryoyla döner devran…
İnsanlar bize ihtiyaç duysun, bu işin kaymağını yiyelim; alt metinde bu düşünce vardır.
Bu eylem ve aşamalarda bile hala bir ‘ben’ olduğu zannı yani ikilik vardır ki bu da birlik bilincine aykırıdır ancak onlar bunu bilmez ya da bilir de söylemek işlerine gelmez çünkü ortada lezzetli bir pasta vardır; o pastadan yemek isterler.
O zandan çıkılırsa bunlardan hiçbirine gerek olmadığı bilinci açılır insanlarda; bu iş için ‘guru guruya’ gitmeyeceği anlaşılır; o zaman da bu zerzevat ortadan kalkar ki asıl uyanış o zaman olur çünkü insanlar fena kazıklandıklarını anlar…