Dış dünyanda hiçbir şey dilediğin gibi gitmiyorsa, ilk yapman gereken şey dönüp içine bakmak olmalıdır; önce orayı düzene sokmalısın çünkü dışarısı içerinin yansımasından başka bir şey değildir.
Çoğu insan kendini bulmak için eğitimlere, kurslara, seminerlere yönelir, içinde kopan fırtınaların nedenini kitapların sayfalarında arar.
Derken bir gün bir şey olur; biri çıkar karşısına, ona bir şey söyler; kullanılmayan, yaşama uyarlanıp içselleştirilmeyen bilginin hiçbir değeri olmadığını anlar…
O kişi ona, asıl bilginin içinde olduğunu; gerçeği oradaki o ‘devasa arşiv’de bulabileceğini söylemiştir.
İşte tam burası yaşamın kırılma noktasıdır!
Ulaşılması gereken yerin dışarıda değil içeride olduğunu fark edenler büyük adımı atmış olur; tüm bu uğraşların boş olduğunu, oraya buraya yönelmenin kendinden kaçmanın bilinçsiz bir yolu olduğunu anladığı gün zincirlerini kırar insan.
Artık bilir ki her şey içeride; dışarıda kimse yok, yeni bir milada geçiş yapar.
Uyanmaya ve aydınlanmaya giden yola böyle çıkılır…